Küfür kültürüne selam

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
13 Aralık 2017 Çarşamba

 

Ümit Özat adlı zat, hiç haram yemeyecek bir kişilik olduğunu nadide sözlerle kamuya açıkladı: ‘Ben bırakın Ankaragücü’nü Yahudi takımı olsa ekmeğini yediğim yere laf etmem.’ dedi. Sonra tepki gelince, kendisi için gayet normal, günlük hayata girmiş bir küfrü kullandığı için bir de özür dilemek zorunda kaldı! Hâlbuki ben konuşmayı dinledim; defalarca alçak, namussuz, aşağılık ve şerefsiz demişti, onlar için kimse özür dilemesini beklemedi. Ümit Özat şaşırdı.

Özür metnini okudum. Ah be Özat, ne o öyle hümanist yaklaşımlar, barış içerden gelir safsataları, ırkçılığa karşıyım teraneleri. O kadar hümanist olsaydın, vaktiyle kadın futbol yorumcusuna cahil deyip stüdyoyu terk etmezdin. Hakaret içerikli hümanist yaklaşımın hâlâ hafızalarda.

Şöyle düşünüyorum: ‘Beynimin çirkinliği dilime vurmuş özür dilerim’ dese kabul edebilirdim, zira samimi bir itirafa can kurban... ‘Benim kabahatim ne, dilimize yerleşmiş bir küfür bu, ben mi yarattım?’ dese yine canım kurban… Zira adam haklı olurdu. Evet, Yahudi ile ilgili ağızdan bir laf çıkarmak karşı tarafı doğrudan haysiyetsizlik ile suçlamak ile eş anlamlı Türkçemizde, Özat ne yapsın?

Küfür kültürümüzü inceledim. Hepsi bir grubu aşağılamak için üretilmiş. Lavuk, dürzü, dallama, p...nk, i.ne, dangalak, angut, kahpe, yosma. Bir de Ermeni ve Yahudi türevli pek çok küfür var. Tehcir yıllarında yetim kalmış birçok küçük Ermeni kızı, Türk kızı gibi yetiştirildiği için onların dünyaya getirdiği çocuklara ‘Ermeni dölü’ deniyordu. Her ne kadar bilinmezlikten gelinse de doğu ve güneydoğu kökenli birçok kişide Ermeni kanı vardır. Bu da bir küfür olarak dilimizde yerini aldı. Ermeni dölü dediği için özür dileyen bir siyasetçi yine Ümit Özat gibi talihsiz bir açıklama yapmıştı: ‘ ben Ermeni dölü derken bütün Ermeni ırkını kastettim, Türkiye’deki vatandaşlarımızı değil.’ Hrant Dink bir röportajında azınlık olmanın ağırlığını, sokakta annesine ‘mama’ dememesi gerektiğini içgüdüsel olarak bildiğini anlatmıştı…

Bu tür özürler ile bir yere varamayız, hiç yapmayalım daha iyi… Özür en ucuz ve en hızlı arınma metodudur. Ağızdan çıkan zehrin aslında beynimize işlenmiş bir evveliyatı olduğu gerçeğini değiştirmez. Özür dilemek, olayı savuşturmak ve sevimli görünmek için harika. Mağdur kişileri avutmaya da faydası olabiliyor. Ama fikren değişmeyi maalesef beraberinde getirmiyor. Hatta özürler çoğunlukla faşist söylemler içeriyor. Ben aslında hümanistim, Yahudileri severim, kadınlar baş tacımız vs vs…

Günlük hayattaki küfürlerin her biri aslında kırıcı, ancak herkesin diline cetvelle vuramayız. Ayrıca her seferinde özür diletsek bile kafa yapısı değişmez. Gerçek duruşunu gizleyenler bence daha tehlikeli. Fikirler sadece saklanır, yok olmaz…

Hem ayrıca küfür kültürünün bir parçası olmak çok gurur verici. Ne de olsa yok oluyoruz, bari küfürlerde yaşarız… Dallamalar da Osmanlı’da atlıların önünden giden güçlü yayalarmış…