Geçtiğimiz perşembe akşamı Şalom Gazetesi’nin 70. yılı Fulya Sanat Merkezinde kutlandı. Resim sergisinden, Hahambaşımız Rav İsak Haleva’nın Şalom’a emek veren eski yayın yönetmenleri ve yazarlardan bazılarıyla yaktığı dev menora’ya, konuk konuşmacı Ertuğrul Özkök’ün konuşmasından Dany Brillant konserine çok kapsamlı, çok renkli ve çok emek verilmiş bir organizasyondu. Emeği geçen herkese, bir Şalom yazarı olarak teşekkür ederim. Aslında bu yazıyı yazmamın sebebi de, Şalom’un 70. yılından çok benim Şalom Gazetesi’nde geçirdiğim 14 yıldan bahsetmek… Bir sayı geç ve belki azıcık bencil olsa da, ben de kendi Şalom maceramdan bahsetmeden geçmek istemedim. 70. yılımızı kutladığımız gece beni en çok duygulandıran an, Türk Yahudi Toplumu Başkanı İshak İbrahimzadeh’nin salondaki ışıkları açtırtıp, tüm Şalom yazar ve çalışanlarını ayağa kaldırarak kutlaması, onurlandırması ve bir salon dolusu insanın bizi alkışlaması oldu. Hatta gözlerimin hafif dolduğunu da itiraf edebilirim. Yazı yazmak insanın iç sesinin tablosu ise, köklü ve saygın bir gazetede yazar olmak da bir imtiyaz. Bana on dört sene önce bu şansı veren Şalom Gazetesi’ne teşekkür ederim.
***
Yirmili yaşlarda yazmaya başladığım Şalom Gazetesi’nde şimdi kırklı yaşların başındayım. 30 yaşına bastığım hafta ‘30 olmak’, kırk yaşını kutladığım hafta ‘40 Olmak’ başlıklı yazılarımla hayatımın kilometre taşlarını anlatmış, geçen ‘on’ yıllarımın hayatıma olan tesirlerini yazıya dökmüştüm. Tanrı izin verirse, yıllar sonra 50. yaşım hakkındaki hislerimi de kaleme almak isterim. Geriye dönüp baktığımda, Şalom Gazetesi’ndeki ilk yıllarımı hatırlıyorum. Parfümlerle ilgili ilk yazım basıldığında heyecanımı, künyede ismimi ilk gördüğüm zaman gururumu, yazı kurulu toplantısına ilk davet edildiğim günkü sevincimi… Yıllarca okuduğum yazarlarla şahsen tanışmak, onların birikimlerinden faydalanmak, yeri geldiğinde bana ters gelen bir fikri söyleyebileceğim güvenli bir ortamda olmak, beni çok mutlu etmişti. Sadece gazetemizin yazarlarıyla değil, toplantılarımıza konuk gazeteci olarak katılan Türk medyasının önde gelen yazarlarıyla da tanışma ve konuşma fırsatı yakaladım. Şalom’un mutfağından yetiştim diyebiliriz. Yıllarca yabancı gazetelerden haber çevirileri de yaptım, röportaj kasetleri de çözdüm. Analizler de yazdım, kahve molası tadında yazılar da… Eski Yayın Yönetmenimiz Yakup Barokas, 2008 yılında eski Şalomist’in editörlüğünü yapmamı teklif ettiğinde, beni layık görmesinden gurur duyarak hemen kabul ettim. Dört sene yaptığım dergi editörlüğü bana büyük bir tecrübe ve disiplin kazandırdı.
***
Şalom’daki her yazım, her araştırmam bana hayat boyu öğrenme, kendi kendimi eleştirme ve geliştirme fırsatı verdi. Nefret mail’leri de aldım, tebrik mail’leri de. Hem nefret, hem de sevgi dolu mail’ler aldığım için kendi şanslı hissettim, çünkü artık okunan bir yazar olduğumu biliyordum. 14 yıl boyunca çeşitli konularda yazdım; bazılarının kalbimdeki yeri biraz daha büyük oldu. Din ve politikaya mümkün olduğunca değinmekten sakındığım köşemde bazen dayanamayıp ucundan dokundurdum. Hayvan hakları konusundaki tutkum bazen yazılarıma da yansıdı, haksızlıklara dayanamayıp yazdığım yazılar içimdeki adalet duygusu ağırlaşan teraziyi ortaya çıkardı. Bazen elimde olmadan yaşadığım olayları yansıttım yazılarıma. Beni okuyan değerli okuyuculara ve bana ruhuma ve kalbime dokunanları kaleme dökme fırsatını veren Şalom Gazetesi’ne çok teşekkür ederim. Şalom’la, barışla, nice 70 yıllara…