Çok uzun zamandır bu kadar rekabetçi bir lig yaşadığımızı hatırlamıyorum. Birbirlerine çok yakın puanda çok sayıda ekip var. Puan kayıplarının ve kazançlarının arka arkaya olduğu, takımların seri kazanma ve seri kaybetme tecrübeleri yaşadığı bir sezon görüyoruz. Bu özellikle üç büyükler arasında Fenerbahçe ve Galatasaray’da açık şekilde yaşandı.
Puan tablosunda birinci sıradaki takımla altıncı sıradaki arasında sadece üç puan fark varsa bu izlenilirliği kesinlikle artırır. Ligin kalitesini ise buna paralel olarak değerlendirmemek lazım. Rekabet kaliteli takım sayısının çok olmasına bağlı olarak mı arttı, yoksa istikrarlı bir ekibin olmaması sebebiyle mi… Tam karar verebilmiş değilim. İkisinden de biraz var gibi gözüküyor. Eğer bu böyle olmasa ligi yurt dışına daha rahat satardık ve onlar da izlediklerinden daha memnun olurdu.
Ligin zirvesindeki bazı takımları incelersek, Galatasaray’da teknik direktör değişikliği yaşandı. Daha bir hafta öncesinde arkasında durulan teknik ekip meğer sadece bir maç kredi kazanmış, haberleri yok. Son yıllarda Galatasaray’da teknik direktör değiştirmek çok kolay bir hal aldı. Taraftar ne zaman ne istiyorsa o oluyor. Sıcak ülke insan yapısı bu yönetim şekliyle birleşirse üç ayda bir teknik ekip değişir. Bu normal mi? Değil. Faydası olur mu? Olduğu oluyor. Bunun sonucunda birçok kez şampiyonluğun geldiğini de gördük. Ama bu alışkanlık yönetimi de çok rahatlıkla gönderir, bunu düşünmeleri lazım.
Buna karşın Aziz Yıldırım dönemi Fenerbahçe’si ise teknik direktörün sezon sonuna kadar arkasında durmasıyla ünlü. Ne yapıyor ediyor, taraftar baskısına boyun eğmiyor ve teknik direktör devam ediyor. Bunun sonucunda başarı geliyor mu? Bazen. Bu da kesin doğru yoldur demek, etik olarak öyle olsa bile, yanlış olur. Amaç sonuç almak ise, gereken neyse onu yapmak lazım. Ama bu duruşa da saygı duyuyorum çünkü daha güven veren bir yönetim şekli olduğunu düşünüyorum.
Açıkçası bana en çok zevk veren kulüp Göztepe. İzmir’in güzelliğini, o sıcak havasını ve rengini yaşamak için bir fırsat olarak gördüğüm maçlarını kaçırmamaya çalışıyorum. Taraftarın da kattığı enerji inkâr edilemez. Umarım ligdeki performanslarını daha da artırır, üst sıraların değişilmez takımlarından olurlar. İzmir halkı bunu hak ediyor.
Beşiktaş ise Türkiye’nin hâlâ en iyi oyuncu grubuna sahip takımı. Şampiyonlar Ligindeki performansı da buna gösterge niteliğinde. Fakat bu iyi gidiş şu ana kadar aynı oyuncu grubunun ligi yeterince önemsememesine neden oldu diye düşünüyorum. Yorgunluk da eklenince takım potansiyelini koyamadı. Buna taraftarın beklentisini lig şampiyonluğu olarak son iki yılda karşıladıklarını, bu sene de Avrupa’daki başarı ekleyince, fazlasıyla rahatladıklarını görüyorum. Bu da ligde eski ‘açlıklarını’ koruyamamalarına sebep oluyor. Ligin ikinci yarısında bunun biraz değişeceğini düşünsem de, ilk yarıdaki kayıpları arayabilirler.
Transfer sezonuna az kaldı ve her takım eksikliklerini gidermeye çalışacak. Buna bazı başkanların kendi koltuklarını koruma içgüdüsü de eklenirse çok para harcanacak. Kulüpler daha da borca girecek ve kur farkından dolayı giderek sorun yaşamaları devam edecek. Umarım bu işler daha profesyonelce yapılır ya da öyle yapılacak kadrolar başa gelir. Herkese iyi seyirler!