"Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir" demiş Herakleitos. Ünlü filozofun milattan önce söylediği bu sözü her duyduğumda aklıma kötü senaryolar gelir. Hâlbuki değişim denince akla illa hayatımızı altüst eden kötü olaylar gelmemeli. Vücudumuzdaki hücrelerden, bahçemizdeki çiçeklere, davranışlarımızdan kullandığımız deterjanın ambalajına kadar her şey değişime uğruyor. Bu yazıyı yazdığım 365 günün 365.sinde Herakleitos'un sözünü sık sık anımsadım. Yılların ışık hızında geçtiği kırklı yaşların başlangıcında, içimde bazen zamanı yavaşlatmak için sessiz bir çığlık olsa da, değişimi kabullendim.
***
Değişim konusunu bu aralar herkese düşündüren faktör yeni yıl. Yaşadığımız veya yaşamak istediğimiz değişim hangi konuda olursa olsun, bana göre çoğu zaman konfor bölgemizi değiştirmekle başlıyor. Psychology Today'de okuduğum bir makalede değişim üzerine uzmanlık yapan bir doktor olan Stan Goldberg, bu konuda başarıya ulaşmak için on kural üzerinde durmuş. Bunlardan en hoşuma giden ve hayatıma uygulamak istediğim kurallar yavaş değişimlerin daha iyi (daha kalıcı) ve küçük başarıların büyük başarılar olduğu kuralları. Notlarını yükseltmek isteyen bir öğrenciden, fazla kilolarını vermek isteyen birine kadar herkesin uygulayabileceği değişimler. Her gün on dakika fazla kitap okumanın veya her yürüyüş yaptığımızda sadece birkaç dakika daha fazla yürümenin, ilk günden olmasa da bir süre sonra ödülü büyük.
***
Kafanızda mutlaka yeni yılınızda değiştirmeyi, geliştirmeyi düşündüğünüz çok şey vardır. Yeni bir dil öğrenme, hiç görmediğiniz bir yere seyahat etmek gibi. Benim için her yeni yılı heyecanlı kılan unsurlardan biri, kendime verdiğim her sene hiç görmediğim bir şehre gitme sözü. Birkaç senedir bunu gerçekleştirebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum. Bir de hayatımı kolaylaştırmak ve hayat kalitemi arttırabilmek için yapabileceğim ufak değişiklikler var kafamda; sadece spor salonunda değil, sokakta da daha çok yürümek, yürürken ara sıra soluklanıp etrafımı incelemek, cep telefonu ve tabletimi gece saatlerinde yatak odamdan uzak tutmak, yedek yazı yazmaya başlamak gibi… Ufak değişimler birikince büyük katkılar sağlayabilir.
***
Hâlâ kitapçılara gitmeyi seven biri olarak, yılbaşlarını kimse tarafından açılmamış sayfaları kıtır kıtır tertemiz kitaplara benzetirim. Her yıl bize hediye edilen yeni bir kitap. 12 bölümü ve 365 sayfası var. Daha iyi, daha doğru, daha yaratıcı, daha cesur olabileceğimiz 365 sayfa… Bizi en mutlu edecek şekilde değerlendirebileceğimiz, en güzel kalemimizle yazabileceğimiz yeni bir sayfamız var. 12. bölümün birincisi pazartesi başladı. Yazmak da, resim yapmak da, karalamak serbest. Hiç kimsenin sizi tanımadığı, kendinizi istediğiniz gibi tanıtabileceğiniz bir yere taşınsaydınız, bugün sizi nasıl tanımalarını isterdiniz? Belki 1. bölüm için size ilham verebilir…