Beşalah peraşasında Bene Yisrael Mısır ordusu ile deniz arasında sıkışmış durumdadır. Bene Yisrael sıkıntılarını Moşe’ye ifade etmekte, Moşe de halkı rahatlatmaya çalışırken aynı zamanda Tanrı’ya dua etmeyi de ihmal etmemektedir. Bu noktada Tanrı devreye girer ve Moşe’ye “ma titsak elay – bana neden sesleniyorsun” şeklinde konuşur. Tanrı, duaların kabul edildiğini ancak denizin yırtılması için Bene Yisrael’in denizin içine doğru yürümesi gerektiğini söyler. Tora’da yer alan her cümle gibi burada da bizler için çok önemli olan dersler çıkarmak mümkündür.
Peraşamızın devamında Bene Yisrael bu sefer yiyecek için Moşe ve Aaron’a yüklenmekte ve şikayet etmektedir. O zamana kadar yaşayan en büyük iki insan olan Moşe ve Aaron bu şikayetlere alçakgönüllülük içinde kendilerinin bir şey olmadığını söyleyerek yanıt vermekte “veanahnu ma i ki talinu alenu” diyerek Tanrı’yı işaret etmektedirler. Burada kullandıkları ‘ma’ sözcüğü bir tevazu işaretidir.
Şimdi yukarıda verdiğimiz ilk cümleyi daha farklı bir şekilde anlamak mmkün olacaktır. “Ma titsak elay” cümlesi Tanrı’ya yakarış içinde olan birinin tevazu ile bunu yapması gerektiğini öğretmektedir. Kişi yakarışını gerçekleştirirken Tanrı’nın karşısında bir hiç olduğunu ve nereden gelip, nereye gitmekte olduğunu aklından çıkarmamalıdır.
Rama adı ile bilinen, Şulhan Aruh’a yazdığı yorumla tanınan, 1525 ile 1572 yılları arasında Krakow’da yaşayan Rabi Moşe İserles, Şulhan Aruh Orah Hayim 98/1’e yazdığı yorumunda kişinin dua etmeden önce kendisini tevazu konusunda hazırlaması gerektiğini anlatmaktadır. Bu dua etmek için çok gerekli bir ön şarttır ancak ne yazık ki insanlar tarafından çok da umursanmamaktadır. Genellikle insanlar dua etmeden önce o duaya konsantre olmak için çaba gösterirler. Bu çok önemli bir gerekliliktir. Fakat Şulhan Aruh’a göre tevazu konusunda kendimizi hazırlamak da atlanmaması gereken bir ön şart niteliğindedir.
Kabalistik bir kaynak olan Şaare Ora, Erets Yisrael’deki duaların diasporadaki dualara oranla daha güçlü olduklarını söyler. Diasporada yapılan duaların Tanrısal tahtın önüne gelene kadar uzun bir yolculuk yapmaları ve yolculukta karşılarına çıkacak manevi olumsuz güçlerle mücadele etmeleri gerekir. Erets Yisrael’de yapılan dualar için yolculuk daha kısa ve daha az tehlikelidir. Yeşayau Peygamber 57/15’de sıkıntı içinde ve tevazu sahibi olanların yanında Tanrı’nın bulunduğunu söyler. Tevazu içinde olan kişi Tanrı yanında olduğundan dualarının uzun yolculuklara çıkması gerekmeyecektir. Dünyanın neresinde olursa olsun o dualar doğrudan Tanrı’nın yanına gidecekir.
Hasta olan bir insanın kendisinin Tanrı’ya dua etmesi bu yüzden çok önemlidir. Başkasının onun için yaptığı dualar uzun bir yol katederken kendi dualarının gideceği yol oldukça kısadır. Kendimiz için de dua etmeye başlamadan tevazu konusunda kendimizi eğitmemiz dualarımızın kabulü için elzemdir.