Altmış demir ayakkabı

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
21 Şubat 2018 Çarşamba

Budapeşte’yi ziyaret edeli çok uzun yıllar oldu. O dönemde bana Parlamento Binasına üç dakikalık mesafede kimse Tuna Nehrinin batı yakasında yerleştirilen onlarca demir ayakkabıdan söz etmemişti. Öyküyü tesadüf eseri facebook’tan öğrendim.

27 Ocak Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü vesilesiyle medyaya düşen söz konusu haberi okurken bir kez daha ürperdim. Artık paslanmış olan altmış çift ayakkabı Türk asıllı Macar yönetmen Can Togay ve heykeltıraş Gyula Pauer tarafından hayat buldu.

Tarih: 2005’ti.

Olayın perde arkası şöyle gerçekleşti: İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1944-45 yıllarında Macar Faşist Partisinin milisleri Budapeşte’deki Yahudileri Tuna Nehri kıyısına getirirler. Kışın dondurucu soğuğunda kadın, erkek ve çocuklardan oluşan gruba ayakkabılarını çıkartıp, yüzleri suya dönük şekilde soyunmaları emredilir. Ardından yakın mesafeden vurulurlar ve Tuna’nın sularında kaybolurlar.

Olayı öğrendiğinde çok etkilenen Can Togay, demir ayakkabıların fikir tasarımcılığını yapar ve çeşitli ödüller kazanır.

Şimdilerde ziyaretçiler ayakkabıların yanına birer çakıltaşı veya kırmızı karanfil bırakıyorlar.

***

Buraya kadarı üzücü bir savaş öyküsü. Bundan sonrası daha da vahim. İnternetteki bilgi kirliliği herkesin malumu. Dolayısıyla daha gerilere giderek, Can Togay ile Gyula Pauer’i de araştırdım. Facebook’ta bir konu ile ilgilendiğimde mutlaka yapılan yorumlara da bakarım. Vahşete düştüğüm nokta buradaydı. Anıtın yapıldığı 2005’te yorumlar ne kadar insancıl idiyse, günümüze yaklaştıkça, bir o kadar vahşileşiyordu. Kin ve nefret cümleleri, öfke söylemleri almış başını gidiyor. 2018 yılında insanlar neye dayanarak, “Hitler az bile yapmış” diyebiliyorlar. Geleceğe daha umutla bakmak isterdim.