Modern hayatın temel parçası olan teknolojik yenilikleri takip etmek, ayak uydurabilmek ve hayatımızı kolaylaştıracak şekilde onlara yer verebilmek günümüzün kaçınılmaz bir şartı oldu.
Teknolojinin her alanında, yenilikçi adımlarla çözümler üreten yapılar, gelişen ekonomilere ve sektörlere adeta farklı bir yükseliş ivmesi kazandırıyor.
‘Start-up’ kelimesinin sözlük anlamı sıfır noktasından işe başlayan bir şirket için başlangıç anlamı taşısa da çoğu yerde ‘girişimcilik’ olarak da tanımlanabiliyor.
İsrail’de hızla gelişen start-up yaklaşımları, medikal alandan tarım sektörüne, hi-tech’ten geri dönüşüm platformlarına kadar uzanıyor.
Son yıllarda tarım ve gıda sektöründe yapılan uygulamalarda teknolojinin rolü ve etkilerini yakından görebilmek mümkün.
Tarım konusundan söz edildiğinde İsrail’in uyguladığı zirai teknolojik gelişmeler küresel bazda örnek gösteriliyor. Her ne kadar İsrail, toprak ve su kaynakları açısından çok da uygun şartlara sahip olmasa da tarım teknolojilerine yönelik start-up ve girişimciler açısından mükemmel bir iklim yarattı. Başka bir deyişle ilk etapta kibbutzlarda uygulanmaya başlanan tarım teknolojisi ekosistemi bugün adeta start-up projelerine ışık tutuyor.
‘Start-Up Nation Central’ın verdiği bilgide, bugün İsrail’de sadece tarım sektörü için yenilikler üzerinde çalışan 400’den fazla start-up mevcut olduğu bildiriliyor.
Tarım teknolojileri üzerine yoğunlaşan 400’ü aşkın yeni girişimin her biri farklı alanlara odaklanmış durumda.
Kuraklıkla mücadele ve su verimliliği gibi geleceğin sıkıntılı alanlarına odaklanan start-up’ların yanı sıra üretimde verimlilik ve atık konusu üzerinde de ciddi çalışmalar ile karşılaşabiliyorsunuz.
Girişimci ve yatırımcıların start-up projelerini izledikleri ve yeni yatırımların kapılarını araladıklarını görebiliyoruz.
2017 başından bu yana 15 milyon dolara kadar yatırımcı desteği bulmuş start-up hikayeleri oldukça fazla sayıda. Bir start-up için 10-15 milyon dolar gibi bir kaynak bularak yatırımcı çekmek, bu işin geleceğine olan güveninin ilk somut göstergesi oluyor.
Bu bağlamda uluslararası network’ler düşünüldüğünde start-up’ların daha çok hangi alanlara yönlendiğine bakacak olursak birkaç konu başlığı ile karşılaşıyoruz.
Bunların başında, akıllı tarım, sulama yöntemleri ve teknolojileri, bitkileri koruma, tarımda robotik yenilikler, tarladan sofraya modeli ve tüm bunların müşteri memnuniyetini takip amaçlı yapılar ön plana çıkıyor.
Geçtiğimiz yılın temmuz ayında dünyanın önde gelen sulama sistemi ve teknolojileri şirketlerinden İsrail merkezli Nefatim’in yüzde 80 payının Meksikalı Mexichem şirketine 1,5 milyar dolara satıldığını öğreniyoruz.
Son dokuz yılda hızla artan start-up projeleri küresel piyasaların milyarlarca dolarlık şirketleri haline geliyor. Burada en önemli nokta ise bu start-up’ların yetişeceği iklimi en doğru şekilde hazırlayıp yönetebilmek.