Geçtiğimiz hafta Ulus Özel Musevi Lisesi öğrencilerinin geliştirdikleri ‘yangın söndüren drone’ ana akım medyada geniş yer buldu. Türk Yahudi Toplumu üyeleri yapılan bilgilendirmelerle bu başarıdan haberdar olurken, geniş toplum ise hiçbir medya organının bu başarının Ulus Özel Musevi Lisesinin öğrencilerine ait olduğunun altını çizmediği ve sadece “Beşiktaş’taki özel lise” ibaresi kullandığı için bu önemli ayrıntıdan bilgisi olamadı. Bu yazıyı okuyan komşularımızın “Bu kadar önemli mi? Hem onlar da bizlerin evlatları değil mi?” dediklerini duyar gibiyim. Evet, dostlarım, Türk Yahudi’sinin her üzücü olayda basınımızda ‘Yahudi’ asıllı iş adamı gibi kolaylıkla damgalanabildiği, medyada antisemitizmin tavan yaptığı bir dönemde öğrencilerimizin başarısını okullarının adı ile paylaşmamız gerekir.
Sevgili kardeşim, hafta sonu ana akım medyada “Beşiktaş’taki Özel Okul” diye okuduğun okul kimmiş gel beraber tanıyalım. Bu duyacakların gazete satırlarında pek yer bulamasa da Türk Yahudilerinin asırlık çınarı Musevi Lisesi her yıl ülkemizi ulusal ve uluslararası arenada farklı branşlarda başarı ile temsil etmektedir. Ulus Özel Musevi Lisesi sadece yılbaşından bu yana, üç ayrı başarısı ile göğsümüzü kabartıyor. İlkokulumuz, 2800 öğrencinin İngilizce yarıştığı Destination Imagination Türkiye finalinde birinci oldu. Ardından geçtiğimiz cuma günü 16.986 proje arasından bu yıl da 10. sınıftan iki öğrencimiz projeleri ile TÜBİTAK finalisti olmayı başardılar. Şimdi de 9. sınıf öğrencilerimizden bir ekip geliştirdikleri itfaiye drone ile insanlığa faydalı insansız hava aracı ürettiler.
Sevgili kardeşim, sen her sabah ve her akşam yoğun güvenlik önlemleri içinde, yüksek demir kapılardan geçerek okula gidip gelmek nedir bilir misin? Peki ya öğle yemeğinde fedakâr polis memuru arkadaşları karşında görsen ne hissedersin? Yarın öbür gün mezun olup bir iş görüşmesinde ya da üniversite ortamında, iyi bir eğitim aldığını bilmene rağmen okulunu sorduklarında “Acaba ne düşünür? Nasıl bir tepki verir?” diye tereddüt edip Ulus’un içindeki ‘Musevi’ Lisesi bölümünü söyleyip söylememek nasıl bir duygudur hiç düşündün mü? Hepsinden daha da ağırı zaman zaman Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen hassas konularla karşı karşıya kaldığında ip üstünde yürüyen cambaz misali idare edebilmenin zorlukları nedir dersin? İşte tüm bu gerçeklerin ışığında Ulus Özel Musevi Lisesi bugün Türk Yahudi Toplumu’ndan bir bireyin çocuğunu gönül rahatlığı ile gönderebileceği tek okuldur. Ulus Özel Musevi Lisesi sayıca azalan bir toplumun el ele tüm gücüyle destek vermeye çalıştığı bir yandan eğitim kalitesi artarken, burs ihtiyaçlısı öğrenci sayısının da bir o kadar arttığı yegâne kurumdur. Bizlere rağmen bizimle hep daha iyiye yolculuğu devam eden, yaratıcı ortamda üretken bireyler üreten bir okuldur Ulus Özel Musevi Lisesi…
İşte bu yüzden sadece “Beşiktaş’taki özel bir okul” demek yetmez. Göğsümüzü gere gere rahatlıkla bu topraklardaki tek Yahudi okulumuzla gurur duyabilmeli, Musevi Liseli gençlerimizi başta basınımız ve yetkililer olarak alkışlayabilmeliyiz.
Sultan V. Reşat’ın fermanı, David Marcus ve Josef Niyego’nun girişimleri ile kurulan, ülkemizin yakın tarihinin canlı tanığı, Bernar Nahum’un öncülüğü ile bugünkü modern seviyesine ulaşan Ulus Özel Musevi Okulları, ülkemizin en iyi okulları ile aynı eğitimi veren, ancak her şeyden önemlisi çocuklarımıza aile ortamını sağlayan hepimizin gururudur. Kimliği ile gurur duyan geleceğin liderleri Musevi Lisesi’nden yetişmektedir. Bizler bu topraklarda var olduğumuz sürece de okulumuzun başarıları daima devam edecektir. Sevgili Yusuf Özşalom, İrem Kamhi, Pelin Avramoğlu ve Moti Barokas kardeşlerim, sizlerle gurur duyduk. Çıktığınız yolda başarılar dileriz. İlerde bu satırları okuyacak kardeş ve komşularımızın da aynı gururu yaşamaları dileğiyle…