1950’lerde binlerce Yahudi, Pesah Bayramı’na hazırlık için şüphe uyandırmadan, gizlice bir matza kutusu tutacak kadar büyük bavulları veya bez torbalarıyla yeraltı fırınlarına gidiyordu. Matsa üretmek yasaklanmıştı.
Yahudiler Moskova’nın her yerinden geliyorlardı. 1950 - 60’larda, her yıl, Pesah gelmeden bir ay evvel, Sovyet Yahudileri gizlice bir tramvaya binecek ve şehrin dış mahallelerindeki Bolşevik istasyonuna matsa alabilmek için bir saat yolculuk yapacaklardı.
Valizler ya da büyük bez çantaları bir Matsa kutusu alabilecek boyda olmalıydı. Aynı zamanda, taşıdıkları valizlerin muhbirlerde ve Yahudi karşıtı Sovyet baskı yönetimi memurlarında şüphe uyandırmaması gerekiyordu. Yeraltı fırını işletmecisi Aharon Chazan’ın Bolşevik evine ulaşabilen yolcuların bazıları, onun yuvarlak el yapımı shmurah matsasını alır, bazıları ise kare ve daha az pahalı olan, el ile çalışan ‘makine’de üretilen matsalarından alırdı.
Tıpkı Chazanlar’ın ‘yeraltı matsa üreticisi’ olarak piyasada tek olmaması gibi, müşterileri de yalnız değildi. Aksine, rejim tarafından uygulanan tüm engellere rağmen, Chazanlar’ın ev işletmesine benzer başka yeraltı matsa üreticilerinden de ülkedeki Yahudilere matsa tedarik edildi.
Chazan’ın bugün 78 yaşındaki kızı Devorah Greenberg o günleri şöyle anlatıyor: “Matsa almak için evimize gelenler sadece dindar Yahudiler değildi, gizli üretim haberini alan herkes arıyordu. Birbirlerine babamın matsa’larını sorarlar, nerede bulup yiyebileceklerini araştırırlardı. Babamın matsaları böylece ağızdan ağza üne kavuştu.”
Sovyetler Birliğinde matsanın tarihi karmaşıktır. Dini uygulamalar da dahil olmak üzere devlet, matsa üretimini veya tüketimini hiçbir zaman açıkça yasaklamamıştı. Ama matsa ekmeğini bulmak kolay bir şey değildi. Komünist rejimin erken dönemlerinde, devlete ait fırınlarda her yıl yüzlerce ton matsa üretildi. Her ne kadar matsa satışları rejim için para getirse de, Yahudi tüketicilerin, özellikle de Komünist Partinin üyeleriyse, matsa satın almaları partiyle aralarını açabiliyordu. Fakat 1950’lerin sonlarında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri Nikita Kruşçev’in başlattığı Yahudilik üzerindeki sıkı uygulamalar sonucu matsanın yasal olarak tedarik edilmesi zorlaştı. O zaman Aharon Chazan, evini ısıtan Rus sobasının içine gizlenmiş özel matsa fırını yapmaya karar verdi. Matsa ekmeği yiyebilmek Sovyet Yahudilerinin direnişi ve özgürlük sembolü olmaya başlayacaktı.
Chazan’ın oğlu baskı rejiminde gizlice matsa pişirdikleri dönemi şöyle anlatıyor: “Biz babamıza yardım ederdik. Yuvarlak matsaları kendimiz ve birkaç hasid aile için ayırırdık, kare olanları ise herkese dağıtırdık. Matsaları kare haline getirmek için makineyle kestiğim anı hala hatırlıyorum. Matsa tedarik edemeyecek kadar yaşlılara ise abilerim evlere götürürdü. Evimize et getiren ve karşılığında matsa alan Moskova’nın Koral Sinagogu çalışanı ve şoheti Velvl Bogomolny, evin en sık ziyaretçilerinden biriydi. Fakat 1963 Nisan’ında güneşli bir günde, “Biz Sovyet Yahudilerinin kasabı ve şoheti Bogomolny aniden ortadan kayboldu” diye ekliyor, o zaman dokuz yaşında olan Avraham.
Kasap Bogomolny’nin kızı Rivka 12 yaşındayken 1963 Pesah’ını hiç aklından çıkaramıyor. “Akşam babam eve gelmemişti, meraklanmıştık. Gece yarısı birden kapılarımıza yumruklanmaya balandı. Gelen KGB’ydi. Evimizi aradılar.”
Zaman içerisinde Moskova’nın Koral Sinagoguna matsa üretmek yasaklandı; 1960’ların başında Koral Sinagogu, fırınını kapalı tutmak ve matsa üretmemek için ciddi baskı altındaydı. Matsa üretimi yasağını açıklayan Hahambaşı Yehuda Leib Levin, şehrin Yahudilerine ise şöyle seslenecekti “Evlerinizde kendi matsalarınızı pişirin.”
Ancak 1963’e gelindiğinde, sinagogun himayesinde matsa ekmeği yeniden, gizlice hazırlanmaya başlandı. Bu, sinagog şoheti Bogomolny’nin, KGB tarafından yasadışı matsa satışı nedeniyle kâr elde etme suçlamasına maruz kalıp tutuklanacağı operasyonun başı olacaktı. Bogomolny, mayasız ekmeği teslimatını yapmak için, sinagoga bir taksi çağırdı. Fakat ne yazık ki taksi şoförü bir KGB ajanıydı. Bogomolny’nin cebinde matsa teslimatı için bulunan 18 adresin listesi sonra duruşmada kanıt olarak sunulacaktı.
Bogomolny’nin tutuklanması ve bir yıl hapis yatması sonucu gizlice matsa üretimi görevi Chazan’a devredilmişti. Peki, matsa üretmenin mücadelesi arkasında ne vardı? Neden Sovyet Yahudileri risk alarak matsa yemekten ve üretmekten asla vazgeçmemişti?
Cevap olarak matsa’nın bir bakıma Yahudilerin kölelik hayatlarının sona ermesinin ve özgürlüklerinin sembolü olduğunu söyleyebiliriz. Bu bakımdan, SSCB’deki Yahudilerin esaretleri ve yaşadıkları zulüm ile eski İsraillilerin Mısır’daki köleleştirilmesi arasındaki paralellikler yadsınamaz.
Ama bu sadece sembol açıklaması değildir – matsa ekmeğini bulmak için mücadele eden dindar ve dindar olmayan Yahudiler üzerinde ‘matsa ekmeğinin’ birleştirici bir etkisi olmuş, eve matsa getirebilmek baskıya karşı zaferin sembolü olmuştu.
Matsa üreticileri ise hükümet tarafından her tutuklanıp, hapse atıldığında daha fazla Yahudi şu soruyu sormuştu: “Bu sene matsa’yı nerden bulabilirim?”
Her sene özgürce matsa ekmeği yiyebildiğiniz bir bayram olsun, Hag Pesah Sameah!
DOVID MARGOLIN, Mosaic Magazine, 28 Nisan 2016 ‘The Soviet Jews Who Risked Persecution for the Sake of Matsa’ yazısı çevrilmiştir.