Geçen hafta sabah saatlerinde telefonum çaldı. Arayan çok samimi bir arkadaşımdı. Aslında aramasının nedeni de doğum günümü kutlamaktı. Ama kendisiyle konuşmaya başladık mı, konu ne olursa olsun basketbola geliyor. Gelmek zorunda sanki. Ben yazmayı, izlemeyi seviyorum; o basketbolla iç içe olan bir aileden, bir de üzerine senelerce profesyonel oynamış. “Mehmet Şanlı’yı hatırlar mısın?” dedi. Oradan da konu başladı zaten.
İlk gördüğümüz haberde 23 yaşındaki basketbolcu Mehmet Şanlı’nın bir aydır Atatürk Havalimanında yaşadığı söyleniyordu. Mehmet’in görüntüleri de vardı ama kendisi onu çekenlerden çok memnun görünmüyordu. Sürekli San Francisco uçaklarına baktığı, pasaport kuyruğuna bile girdiği ve herkese Amerika’da basketbol oynayacağını söylediği anlatılıyordu. Havalimanındaki insanlar onunla yakından ilgileniyordu tabii ki, fakat bu kadar yetenekli genç bir basketbolcuyu o durumda görmek herkesi üzüyordu. TBF’de elinden geleni yaptığını açıkladı zaten.
Konuştuğum arkadaşım Alimert Şen, Mehmet’le 2014/15 sezonunda, İTÜ’de aynı takımda oynamış, kendisiyle oda arkadaşlığı yapmış. Geçen yıl başka bir sohbetimizde, bana Mehmet’in geçirdiği zor zamanları anlatmıştı. Uzun zamandır Mehmet’in ismini çok duymadığımızı da konuşmuştuk hatta. Ama kimse, böyle bir şey olduğunu tahmin etmiyordu; edemezdik ki zaten. Haberler daha çok yayılmaya başladıktan sonra Alimert’le tekrar konuştum. Kendisi de, Mehmet’in geçmişte yaşadıklarını bir - iki sene önce öğrenmiş. Yani beraber aynı takımda oynarlarken, olaylara çok hakim değilmiş.
Şu ana kadar bir yerlerde okumadıysanız; Mehmet çok küçükken bir trafik kazasında annesini kaybetmiş. Babasıyla da arası hiç iyi değilmiş, hatta Mehmet’i istemediğini açık açık söylüyormuş. Babası ve onun ikinci karısından da şiddet gördüğüne dair söylentiler mevcut. Bütün bu olayların arasında basketbola olan yeteneği ortaya çıkınca, Mehmet İzmir’den İstanbul’a gelmiş. Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takımlarda da oynama fırsatı bulmuş. Mehmet Okur’un bir kademe altı denerek, parmakla gösterilen bir oyuncu haline gelmiş Mehmet Şanlı. Tabii basketbola olan sevgisi ve yeteneği onu hayata bağlayan şey olurken, bazı rahatsızlıklarının olması ve içine kapanık olması da geçmişiyle de alakalı, bu da hep fark edilen bir durummuş zaten.
Alimert’in anlattığına göre, takımdaki herkes Mehmet’in bazı problemlerinin farkındaymış. Herkesle konuşup sohbet etse de, içine kapanık olduğu için takımdakilerle o kadar da yakın değilmiş. Ama takımdakilere şu anda sorsanız, kimse durumun böyle olacağını tahmin edemezdi. Mehmet her zaman “Elimde sadece basketbol var, basketbol oynamazsam ne yaparım?” diyormuş çevresindekilere. Zaten Amerika’ya gitme çabaları ve ısrarları da hep basketbol bağlantılı. Hatta NBA bağlantılı bile diyebiliriz. Bu basketbol sevdası ve motivasyonu da antrenmanlarda ve maçlarda gözünün toptan başka bir şey görmemesini sağlamış. Haliyle, kendi takım arkadaşları dahil fazla insanı sakatlamış Mehmet. Zamanında, aynı takımda oynarken Kaya Peker ile bir antrenmanda büyük bir kavgaya girdiğini de dinledim bazı eski takım arkadaşlarından. Ama tabii ki kimse onu bu durumla gündeme getirmiyor şu an. Bir an önce sağlığına kavuşması ve sevdiği şeyi yapabilmesi, basketbol oynayabilmesi en büyük dileğimiz.
Son haberlere göre, havalimanından çıkmayı haftalardır reddeden Mehmet, sonunda ikna edilmiş ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine kaldırılmış. İnşallah federasyonun ve etrafındakilerin desteğiyle daha güçlü geri dönüp, basketbol oynamaya devam edebilir. Yeteneği olan, basketbola bu kadar aşık genç bir sporcuyu böyle görmek herkesi ve basketbol camiasını çok üzüyor. Geçmişte yaşadıkları içinse… Diyecek çok şey var. Ama maalesef bazen tutulup kalıyorsun böyle konularda. Neyi nasıl ifade edebileceğini bilmiyorsun işte. Keşke böyle şeyler yaşanmasaydı demekten başka da bir şey gelmiyor akla. En kısa zamanda Mehmet’in iyi haberlerini almak dileğiyle…