İsrailli-Amerikalı ünlü aktris Natalie Portman’ın Yahudi Nobelleri olarak da anılan Genesis Ödülünü kabul etmek için İsrail’e gelmeyeceğini açıklaması, birçok kişiyi yıldızın bu ülkeyle olan özel bağlantısı sebebiyle şaşırttı.
2014 yılından beri Yahudi kökenli bir kişiye hem profesyonel yaşamındaki başarıları hem Yahudi değerlerine ve halkına bağlılığı sebebiyle verilen bu ödüller, geçen yıllarda eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’e, Hollywood yıldızı Michael Douglas’a, dünyaca ünlü kemancı İtzhak Perlman’a ve heykeltıraş Anish Kapoor’a verilmişti. 1 milyon dolarlık bu ödülün miktarı, bu sene bir hayırseverin desteği sonucu 2 milyon dolara çıkmıştı.
Önce “yaşanan son olaylar” sebebiyle Portman’ın ödülü almayı reddettiği bir temsilcisi tarafından açıklandı. Sonra bizzat Portman, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun törende konuşma yapacağı için kendisini destekler bir pozisyona düşmemek için bu kararı aldığını söyledi. Nitekim yıldız, 2015 yılında da Netanyahu’nun Araplara karşı sarf ettiği sözlerinin ırkçı olduğunu iddia etmişti. Son yaptığı açıklamada Portman, İsrail’i boykot kampanyasının (BDS) bir parçası olmadığını kesin bir dille ifade ederken, İsrail’deki çeşitli sivil toplum kuruluşlarını destekleyeceğini açıklıyordu. Filistin veya Gazze kelimelerini ağzına almasa da birçok kişi tarafından bu kararın Gazze sınırındaki çatışmalarla alakalı olduğu anlaşıldı.
Buna karşılık İsrail’de Portman’ın kararı büyük bir şok yarattı. İşin doğrusu Portman’dan bunu beklemiyorlardı. Tepkiler de duygusal ve aşırı oldu. Mesela Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Portman’ın söz ve kararının antisemitizmin sınırında olduğunu söyledi. İsrail’i eleştirmeninin kabul edilir olmakla beraber sırf Netanyahu’nun toplantıya katılacağı için kendisinin gelmekten vazgeçmesinin İsrail’i boykot etmek ve İsrail’in düşmanlarının eline koz vermek anlamına geldiğini söyledi. İç Güvenlik Bakanı Gilan Erdan ise sanatçının oynadığı Yıldız Savaşlarına atfen kendisine karanlık tarafa geçmeme çağrısında bulundu. Kültür Bakanı Miri Regev ise sanatçının İsrail düşmanlarının eline “olgun bir meyve gibi” düştüğünü söylerken, Likud partisinden Knesset üyesi aşırı milliyetçi Oren Hazan, Portman’ın vatandaşlığının düşürülmesi çağrısında bulundu.
Buna karşılık, Amerika’daki sol Yahudi gruplardan JStreet’in başkanı Jeremy Ben Ami ve haham Jill Jacobs, Portman’ın kararını desteklediler.
1981 yılında Kudüs’te, Natalie Hershlag adıyla doğan sanatçı küçük yaşlarda doktor olan babasının işi dolayısıyla Amerika’ya göç etti. O zamandan bugüne kadar o ülkede yaşayan Portman, Harvard Üniversitesi Psikoloji Bölümünden başarıyla mezun oldu. ‘Yıldız Savaşları’ filmlerinde Kraliçe Amidala karakteriyle sinema dünyasındaki yerini perçinledikten sonra 2011 yılında ‘Siyah Kuğu’ filmindeki rolüyle Oscar Ödülüne layık bulundu. 2016 yılında öldürülen Amerikan Başkanı John F. Kennedy’nin eşi Jacqueline Kennnedy hakkındaki ‘Jackie’ filmindeki performansıyla da gene Oscar’a aday gösterildi.
İsrail ile doğrudan ilgili filmi ise hem yönetmenliğini yaptığı, hem de oyuncu olarak rol aldığı Amos Oz’un 2002 yılında yazdığı ‘Aşk ve Karanlık Üzerine bir Hikâye’ (Sipur al Ahava ve Hoşech- A Tale of Love and Darkness) adlı romanın filmleştirilmesi sürecinde oldu. Filmde İbranice olarak rol almasının ve filmi yönetmesinin Portman’ın bu ülkeye ve Yahudiliğe ilgisinin bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz.
Ayrıca, hem babasının hem annesinin kökenleri Aşkenaz. Portman’ın annesi Amerikalı doğumlu olmakla beraber, ailesinden birçok kişinin Holokost sırasında Almanlarca öldürülmüş olduğu da biliniyor. Bu bağlamda Anne Frank’ın Günlüğü oyununu Broadway’de oynarken aralarda sık sık etkilenip ağlaması doğal karşılanmalı. Laik bir ailede büyüyen Portman, bu sebepten dolayı bat-mitzvah yapmamış olsa da, muhafazakâr bir Yahudi okulunda İbranice derslerine katılmış olması, Kudüs İbrani Üniversitesinde bir dönem ders alması ve antisemitizme karşı kendisinin Yahudi olmaktan gurur duyduğuna dair açıklamalarda bulunması Genesis Ödül Komitesinin kendisini bu ödüle layık görmesinin sebepleri olsa gerek.
Öbür taraftan Portman’ın kararı birçok kişi için itici olsa da İsrail’deki merkez Kulanu Partisinden milletvekili Rachel Azaria’nın da sözlerine kulak vermekte fayda var. Şöyle ki Portman için “Bizden biri. Yahudilik ve İsraillilik ile tamamen özdeşleşen birisi” diyen milletvekili, Portman’ın kararının genç Amerikan Yahudileri arasında İsrail’e verilen desteğin azalmasına dalalet ettiğine işaret ediyor. Gene de başlıktaki soruyu cevaplamak gerekirse sanatçının kararı, BDS ölçüsünde olmasa da, İsrail’i boykot anlamını taşıyor.