Bazı insanların müzikal bir yetenek ile doğduğuna inanırım. Çaldıkları enstrümanı adeta yaşarlar. Onlar bir enstrümanı değil de aşkı, hüznü, duyguyu çalarlar. Çalarken onlar yaşar, dinlerken de siz… Bir de benim gibi insanlar vardır; enstrüman çalma kabiliyeti sıfıra yakın olan. İlkokulda zorla blok flüt çaldırılan. İçi tükürüklenen, sonra temizlenen, sesi sıkça bozulan, nefret ettiği bir aleti parmakları dolanarak çalmaya çalışan…
Çocuk psikolojisinden anlamayan sinirli müzik öğretmenlerinin sabırsızlığı da bu duruma yardım etmez. Sevmediği bir enstrümanı çalmak bir çocuk için ruhun gıdası değil, adeta bir zulümdür. Ortaokulda blok flüt çalmaktan kurtulacağımı düşünerek koroya girmiş, sonra korodakilerin hem flüt çalmak hem de yılsonundaki koro gösterisine hazırlanmak zorunda olduğunu öğrenmiştim. Hâlâ bir blok flüt gördüğümde hafif irkilirim. Bazen okulda sevdiğim bir enstrümanı çalma şansım olsaydı, enstrüman çalma yeteneğim sıfırdan üçe çıkar mıydı diye düşünürüm. Mesela çello gibi dinlemeyi çok sevdiğim bir müzik aletini en azından çalmaya çalışsaydım, tarihe gömdüğüm blok flüt faciasından daha başarılı olacağından eminim.
↔↔↔
Kabiliyetten bahsetmişken, geçen hafta ünlü keman virtüözü Ara Malikian’ın Zorlu PSM’deki konserini ilk defa seyretme şansına eriştim. Uzun zamandır seyrettiğim en etkileyici konserdi. Niccolo Paganini’den Led Zeppelin’e çeşitli eserleri adeta soluksuz izleten Malikian ve grubu, hem müziği hem de enerjik sahne şovları ile kabiliyet sözcüğünün tanımıydı. Malikian müzikal kabiliyetinin yanında, çaldığı eserlerle ilgili anlattığı komik hikâyelerle seyirciye hem müzik hem de stand-up komedi keyfi yaşattı. Urfa doğumlu dedesinin aldığı keman sayesinde müzikal yolculuğuna başlayan Malikian’ın, 14 yaşında keman eğitimi almak için gittiği Almanya’da başlayan maceralarından, üç sene önce doğan oğluna kadar çeşitli maceralarını dinlemek, inanılmaz enerjik kemanını dinlemek kadar keyifli idi. Bazı noktalarda seyircinin kahkahaya boğulduğunu hatırlıyorum. Umarım tekrar canlı izleyebilme şansım olur.
Kanadalı gazeteci Gladwell’in “Herkes binlerce saat çalışma ile iyi bir müzisyen olabilir” lafına katılmıyorum. Kabiliyet şart. Ancak sevilen bir enstrümana yönlendirme yapılırsa en azından çocukların “daha iyi bir müzisyen” olabilme şansının olduğuna inanıyorum. Çocuklarla da sınırlandırmamak lazım tabii, öğrenmenin yaşı yok. Bebeğine hamileyken evde piyano öğrenen, altmışından sonra çello çalan kişiler tanıyorum. İmkânsız değil. Yetişkinler sadece müzikal enstrümanlar konusunda biraz daha korkak; aynı yabancı bir lisan öğrenmek gibi vakit ayırmak, müzik dilini yani notaları anlamak ve binlerce saat çalışmak gerekiyor. Çocuklardan farklı olarak da, bunu zaten yoğun hayatın içine yerleştirmek gerekiyor. Seversek olur mu? Kim bilir belki bir gün. Belki bir gün bu blok flüt travmasını da atlatırız, olabilir…
————————————————————————————————————