Bazen, haddim olmayarak hayatı sorguluyorum, bunu da yeni yeni yapar oldum. Herhalde kırk beşimi geçtiğim için…
Tabii ki hayat, eskisi gibi olmayacak. Tabii ki değişecek, yenilenecek, şahane şeyler getirecek de peki eskiler? Onları nasıl geri getireceğiz? Nasıl değişmelerine, yok olmalarına, gitmelerine engel olacağız?
Olamayacağız, bunu yapamayız; dediğinizi duyar gibiyim… Ben galiba bazı şeyleri değiştiremeyeceğimi yeni yeni idrak ediyorum desem, inşallah bana gülmezsiniz… İnşallah, eh nihayet be kızım, yaşın olmuş kırk yedi, elliye üç basamak kalmış, bir zahmet anla, diyebilirsiniz ama elimde değil.
Neden mi?
Çünkü hâlâ umudum var!
Hâlâ mucizelere inanmayı tercih ediyorum ve düşlediklerim oluyor biliyor musunuz?
Belki de umudumu hiç kaybetmeden bir çocuğum olsun diye uğraşmak, beni böyle yaptı. Daha genç, daha üretken, daha ümitliyim…
Bazı şeyler değişmeyecek belki ama son dakikaya kadar konu ne, kim, nerede, nasıl olursa olsun; en iyisini, en güzelini, en doğrusunu, en olması gerekenini istiyorum hep…
Çocuk gibi inatla direniyorum ve bazen mucizeler oluyor, işte diyorum ben biliyordum.
Böyle böyle, hayatı bir oyuna dönüştürdüm galiba… Ta ki bazı gerçekleri ne yaparsam yapayım değiştiremeyeceğimi anlayıncaya kadar oynuyorum onunla… O da bana arada göz kırpıyor.
1992’de üniversiteden mezun olduğumda eski bir walkman’im vardı. Onunla kaset dinlerdim kumsalda… Yeni mezundum, mayısta bitirmiştim okulu ve özel okullardan bir ses çıksın diye bekliyordum. İnsan, ne olacağını bilir bazen… Arayacaklardı beni de ve ben o kışı öğretmen olarak yaşayacaktım, biliyordum. Sürekli aynı şarkıyı dinliyordum, kulağımda hep o sözleri Mahzar Alanson’un:
Benim hâlâ umudum var İsyan etsem de istediğim kadar İnat etsem bile bırakmazlar sahibim var Benim hala umudum var Seviyorlar bazen soruyorlar Hayran hayran seyret ister katıl ister vazgeç Güzel günler bizi bekler Eyvallah dersin olur biter Boyun bükük önünde ağlasam sessizce Şu garip gönlüm affolur mu Bu fırtına durulur mu benden adam olur mu Korkarım aşka zararım dokunur mu Elveda sana yeter tamam Bitsin artık bu dram Bu fotoroman Ham meyvayız hâlâ koparmışlar dalımızdan Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin olur biter Güzel günler…
Ne olursa olsun, kendi sorgularıma da kulaklarımı tıkamaya karar verdim yazımı yazarken… İdrak falan tamam da umut daha güzel be kardeşim. Her şeyden güzel…