Senarist olacağım

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
4 Temmuz 2018 Çarşamba

Kış ayları boyunca vakitlerini değerlendirmek isteyen bayanlar, hatta son zamanlarda baylar, ilgi alanları doğrultusunda çeşitli kurslara gidiyorlar. Bilgilenmek ve sosyalleşmek açısından çok güzel bir rota… Yanılıyor olabilirim ama bu seçkilerin arasında yer alan fotoğrafçılığın, altı ayda öğrenilebileceğine inanmıyorum. Eğer öyleyse, ben de altı aylık kurslarla senarist olmak istiyorum.

Hayal gücümün sınırsız boyutta olması, olaylar karşısında senaryolar üretmem için yeterli bir nedendir. Ayrımcılık sınırlarına girmesin ama bence en iyi senaristler Doğulu ülkelerdeki Yahudi annelerdir.

Cep telefonunun olmadığı dönemde, çocukların eve her geç kalışlarında aldığım sıkıntı yetmezmiş gibi, felaket senaryoları üretmekte bire birdim. Ya birileri sataştıysa, ya biri yolunu kestiyse, ya taksi şoförü biçimsizse…

Mutlu son ancak ciddi kız arkadaşları olduğunda vuku buldu. Zaten artık cep telefonları da vardı. O zaman da arama gafletinde bulunduğumda, ‘ulaşılamıyor’ sinyaliyle karşı karşıya kalırdım.

↔↔↔

Dün yolda bir kadınla yanında yedi-sekiz yaşlarında uzun saçlı bir erkek çocuğu gördüm. Kadının başörtüsü çenesinin altında bağlanmış, arkasında da bir sırt çantası taşıyordu. Anne-oğul olmadıkları kesindi. Bir an oğlanın telefonda konuştuğunu duydum, ‘Mert, ben hastanede kan aldırdım biliyor musun?’ Ardından kapısı açık bir lokantaya girip bir şişe su aldılar. Sonra da yollarına devam ettiler. Bütün bu gelişmeler iki, bilemediniz üç dakika içinde yaşandı. Ancak kadının kimliği ile ilgili oluşturduğum kurgular, uzun bir senaryoya bedeldi. Hani utanmasam, eskiden ‘dikkatli olun çingeneler çocuk çalar’ versiyonu bile vardı.

Oysaki kadın muhtemelen evdeki yardımcıydı…

Kış gelsin, altı aylık kursları tarayacağım. Aralarında senaryo yazarlığı var mı, yok mu?