Dolar, dolar, dolar, boşalır… Son birkaç gündür ani çıkışlar yapan dolar halka arz etmeye başlayınca kulaklarda vızıltı haline döndü; ‘Dolar, dolar, boşalır…’
Geçmiş dönemde ailemizin finans sektöründe çalışan bir bireyine; ‘Dolar inecek mi, çıkacak mı?’ diye sorduğumuzda yanıt hep istikrarlı olurdu. ‘Bunun cevabını bilseydim çoktan köşeyi dönerdim’.
Bu aralar herkes ekonomist, herkes yorumcu. WhatsApp grupları ‘yapıştır-ilet’ şeklinde bilgi bankası gibi çalışıyor, anında haber ulaştırıyor.
Yaşamımıza ufak ufak yansıyan zamların boyutları çok da ufak değil. Arabanın deposu geçen hafta kaça doluyordu, bu hafta kaça? İthalatçıların sıkıntısı da cabası…
↔↔↔
Büyükada sahilleri merkez sağ ve merkez sol olmak üzere geniş bir kavis çiziyor. Bir tarafta Ada yerlileri denize girerken, diğer geniş bölümde günü birlikçiler ve eser miktarda turist kendine yer arıyor. Hafta sonları ‘İskele’ye inmek bir zulüm… Merkez Eczanesine gitmemiz gerekince yürürken kendimi korumaya aldım. Ters yönde giden bir insan selinin arasından geçmek bir azap. Çarşının sonunu bulup yan sokaklardan Kumsal’ın rüzgarını soluduğumda ancak kendime gelebildim…
↔↔↔
Kurban Bayramı tatili resmen dokuz gün oldu.
Ege, güney sahilleri ve Yunan Adaları bu yıl da revaçta. Paralar zaten ödenmişti. Döviz kurları erken rezervasyon yapanlara hiç yansımadı. Köyüne, memleketine gidecek olan hayli kalabalık bir kitle de var. Eskiden, ‘İstanbul boşalacak, yollar boş kalacak’ diye sevinirdik. Ancak İstanbul yine kalabalık, yine kalabalık…