Yazıma başlamadan önce salom.com arşivine girdim. Yazarlar kısmında geçmiş yazılarıma baktım. Geçtiğimiz on yıl boyunca neler yazmışım, bunları tekrar tekrar kontrol ettim.
Şalom’a yazarken haftalık gazete olmasından dolayı daha çok genel konuları tercih ettim, ediyorum. Mümkün olduğunca günlük konulardan, olaylardan, tartışmalardan ve maçlardan uzak durmaya çalıştım. Elimden geldiğince medyada standart olanlardan farklı bir şey yazmaya çalıştım.
Örnek vermek gerekirse, Dünya Kupası’nın reklam panolarının durumundan, Cengiz Ünder ve Altınordu’nun önemine veya Escobar ile Dünya Kupası bağlantısına kadar farklı konuları işlemeye, yazmaya çalıştım.
Bu şekilde bir giriş yapmamın tabii ki belli bir gerekçesi var. Geçtiğimiz haftalarda Şalom’a spor sayfasının ‘biraz fazla Fenerbahçeli’ olduğuna dair geri dönüşler aldık. Hatta bir Galatasaraylı okurun sırf bu yüzden aboneliğini iptal etmek istediğinin bilgisini aldık.
Sırf bu yüzden, konuya kendi adıma bir açıklık getirmek isterim. 1993 yılında 13 yaşıma bastığım günlerde, yaşıtlarım Bar-Mitzva törenine hazırlanırken, ben tek başıma karaborsandan eski açıktan bilet alıp, Galatasaray-Manchester United maçına girmeye çalışıyordum. Şampiyonlar Liginde, Galatasaray’ın yazdığı o tarihi maçtan bahsediyoruz.
Galatasaray taraftarı olmak bana bu kadar gurur, heyecan vermesine rağmen, bu sayfalarda görüş ve yorum yazarken Galatasaray taraftar formasını çıkarmayı tercih ediyorum. Bunun en büyük nedeninin de buranın haftalık bir cemaat gazetesi olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca Türkiye’de taraftar gözlüğü ile yazı yazan birçok spor yazarının sırf bazı çevrelere yaranmak, daha fazla reyting almak ve insanları kışkırtmak için bunu yaptığını biliyoruz. Bu durumunda takımlara ve taraftarlara fayda sağlamadığını ve daha çok zarar verdiğini düşünüyorum.
Bu nedenlerden dolayı bu sayfada taraftar gözlüğü ile yazılmış Galatasaray ile ilgili içeriği benim tarafımdan yazılmış şekilde bulamayacaksınız. Bu duruma bir açıklama getirmek istedim. Konuyla ilgi görüş ve yorumlarını paylaşmak isteyen olursa iletişim adreslerinden bana ulaşabilirler. Hayatımdaki en büyük pişmanlıklarım hep canlı seyretmediğim Galatasaray maçlarıdır onu da bu vesile ile belirtmek isterim.