Yaz aylarının bitişi ve eylül ayının gelmesi veya bir başka deyişle sonbaharın kapıyı çalması kimilerini hüzünlendirse de, biz Yahudiler için bu dönem yeni bir yılın ve yeni başlangıçların müjdecisidir. Ve ne gariptir ki, belki tesadüf belki değil, sonbaharın başlangıcı aynı zamanda dünya siyaseti için de yeni oluşumları beraberinde getirir.
Gerçi günümüzde liderlerin Twitter kullanma alışkanlıkları da bu durumu değiştirmeye başladı. Mesela ABD Başkanı Trump ve tweet’leri sayesinde artık dünyanın siyasi gündemi her gün renkli geçiyor. Trump’ın sahneye koyduğu bu tek kişilik şova karşı taraf karşılık ver(e)mediği durumlarda ise pek de ilginç olmuyor. Bu haraketlilikte aynı günlerde bir yandan Türkiye ile siyasi krizi tırmandıran Trump, Çin ürünlerine de yeni gümrük vergileri koymaktan geri kalmıyor. Serbest piyasayı ve kapitalizmi savunan bir ülkenin böylesine agresif gümrük vergileri koyması ne kadar doğru, sorusu ise havada asılı kalıyor. Bu kadar korumacılığın eninde sonunda geri tepeceği ve yine ABD’yi kendi silahıyla vuracağı söylenebilir. Kaldı ki şimdilik iyi gibi görünen ABD ekonomisi zarar görürken, çevrecilikten uzak, imalata takıntılı yönetim anlayışıyla hem kirlilik hem de atıl fabrikalar artacak. Eninde sonunda gümrük duvarları sayesinde bir süreliğine artan endüstriyel imalatın, belli bir süre sonra verimsiz ve atıl bir hal alması kaçınılmaz.
ABD malzemeden ziyade bilgi ve servis üreterek zenginleşen bir ülke. Olmayan işsizlere yeni iş alanları açmak hiçbir şekilde ABD’yi zenginleştirmeyeceği gibi, ABD’nin itibar kaybı yaşamasına sebep olacağı öngörülebilir.
Trump’ın kendini kanıtlamak için gümrük duvarlarını arttırması, diğer ülkelerin de benzer tedbirler almasına ve bir anlamda küreselleşmenin son bulmasına, bunun sonucunda milliyetçiliğin artmasına, serbest piyasa ekonomisinin zayıflamasına sebep olabilir. Tabi tüm bunlar sadece tahminden ibaret. Özellikle ekonomiyle ilgili alınan kararlar, uygulamada planlanandan, hedeflenenden çok daha farklı sonuçlar doğurabilir.
Öte yandan ABD’nin İran ile krizi alabildiğine tırmandırması, talepte ciddi bir artış olmasa da ister istemez petrol fiyatlarını arttıracak. İran’ın piyasadan çekilmesiyle oluşacak boşluğu Suudi Arabistan gibi ülkelerin üretimlerini arttırmasıyla karşılanması planlasa da, bunun yeterli olamayacağı ve fiyatları fırlatacağı söylenebilir.
Ayrıca, henüz yeni kalkmışken tekrar konulan ambargo ister istemez özellikle Avrupalı petrol şirketlerini zora sokacak. Avrupa, ABD’nin kimi zaman çocukça olan kaprislerini şimdilik kabul etmiş gibi görünse de, bu konuda da bir çıkış yolu arayışında olduğunu anlamak zor değil.
Son zamanlarda Trump’ın aldığı en mantıklı karar ise UNRWA’ya verdiği maddi desteği kesmek oldu. Filistinli mültecilerin bulundukları ülkeye tam kabul olmamaları, entegre olamamaları, mülteci kamplarında nesillerce yaşamaya mahrum edilmeleri ve kuruluş amacı farklı olsa da, pratikte Filistinlilerin daimi mülteci kalması için çaba gösteren bir kuruluş haline geldi.
Bu sonbahar yeni bir başlangıç olduğu gibi sonuçlarını henüz anlamadığımız, tam olarak öngöremediğimiz yepyeni bir sürecin de başlangıcı. Eskisinden, alışılmıştan oldukça farklı ve bu sebeple biraz da ürkütücü olan bu yeni dönemin hayırlı olması dileğiyle…
Şana Tova!