“Kimsin, anan baban kim? Ev kendinizin mi yoksa kira mı?” Daha dün bu sorularla başa çıkamamış bir neslin çocuklarıydık. Sonra hızlandık. Hem de ne hızlanmak! Başarı, ün, itibar, eğitim, saygınlık vs kavramlarımız kökten değişti. Bildiğimiz çoğu şey ucuzlaştırıldı, içi fena halde boşaltılmış olarak karşımıza çıktı. Bir tuhaf duygusallık çöktü üstümüze. Tek cümleyle fethedilen kalpler olmaya böyle, alenen kandırılmaya razı olduk. Aslında bu kabulün yaşadığımız hayata sızabileceğini hiç düşünemedik. Gün geldi kendi kendimizi ikna ettik, tek cümlenin hayatımızı değiştirdiğine, sonra içi boş olan o cümleyle beraber manen kendi hayatımız da üstüne yıkılınca anladık. Bu hayata sadece müşteri olarak geldiğimizi… Elimizde yine tek cümle vardı. Kendi enkazının üzerine bayrak gibi diksen de faydasızdı!
Kimden mi bahsediyorum?
Etrafımızdan, bizden, hepimizden!
Sosyal medya sarmalındaki ‘başarı’ hikâyelerini, ormanda kaybolan kırmızı başlıklı kızın dramına benzetiyorum. Sonunda kurt onu yutuyor ama bir vesile kurtuluyordu ya! Gerçek hayatın Türkiye’sinde ise hatta kurtları üstelik bu kez büyük babaanne yutuyor!
O vesile bu hafta sadece anlatmak yerine evrensel birkaç yasayı sizinle paylaşmak istiyorum. Çok sevdiğim arkadaşım Bülent Göncü’nün birkaç yazısından derledim. Umarım işinize yarar şekliyle kullanır ve büyük babaanneye yem olmazsınız!
ADALET YASASI: Evrende mükemmel bir adalet sistemi işlemektedir. Kim korkuyu içinde hissediyorsa, korku onun içine yönelir; kim nereye bakıyorsa orada aradığı duruyordur; kim Tanrıcılık oynamadan evrenin adaletine katkıda bulunuyorsa o adalet duygusundan yararlanmak isteyen olacaktır. Bu adalet sistemi, fil ile sivrisinek arasında önyargısız bir terazi kefesi olmayı kabul ettiğinizde bilin ki çalışmaktadır.
GÜÇ YASASI: Sahip olduklarımızla güçlü olacağımızı sanırken sahip olduklarımız bizi kontrol etmeye başlar. Bu kontrolden kurtulmanın en iyi yolu keşif duygusuna sahip olmaktır. Bu duyguya sahip insan, kontrol edilmeden dünyadaki birçok şeye sahip olmanın gücünü keşfeder. Bizi kontrol eden her şey, korkuya dönüşmekte ve bizi atalete sokmaktadır.
KADER YASASI: Elbet bilinir ki, bizim gücümüzün dışında bir güç vardır ve kaderimiz ona bağlıdır. Kabul edelim ki böyle olsun. Ancak yine de biz kaderimiz için o büyük güce nasıl bir kader istediğimizi ifade edebiliriz. Yapamadıklarımızın bedelini o güce zaten ödeyecek olduğumuz kesin de, yapabildiklerimizin hiç mi değeri olmayacaktır o güç karşısında. Artık hayatınızı kendi kollarınıza almayı deneyin, inanın kaderle tartışmaktan daha kolay olacaktır.
SPİRİTÜEL YASA: Spiritüel ya da doğa yasaları, diğer yasalar gibi değiştirilemez. O yasalar, kaos içinde düzen arayanları, varoluşun kaynağındaki büyük bir gücü ve gizemi göstererek, o yasalar karşısında alçak gönüllülükle eğilmeye yöneltir ve onlara ilham verirler. Onların müziği ile galaksiler bile dans eder.
ENERJİ YASASI: Belirli bir niteliğe ya da titreşime sahip enerji, kendisine benzer bir nitelik ve titreşime sahip enerjiyi çekme eğilimine girer. Düşünce ve duygular da manyetik enerjiye sahiptir. Bu nedenle benzer yapıdaki enerjiyi kendilerine çekerler. Bu evrene nasıl bir enerji gönderirseniz, onun benzerlerinin size yansıyacağı ilkesini bilmeniz gerekir. “Ne ekerseniz, onu biçersiniz” sözü bu mantıkla söylenmiştir.
SANAT YASASI: Tanrı evrendeki her şeyi bir sanatsal obje olarak yaratmıştır. Herkes ya düşüncesiyle, ya ruhuyla ya da bedeniyle bu sanatsal şölenden tat alır. Bir insan bedenini sanatsal anlamda sunarken bir diğeri bu sanatsal bedeni tuvale aktarabilir, bir başkası ise bu iki sanatçının ortaklaşa yarattığı tabloyu evinin duvarına asabilir. Hangi konumda olursanız olun siz sanatsal bir varlıksınız. Evren her şeye bu sanatsal güzelliği vermiştir. Yeter ki görmeyi, işitmeyi, dokunmayı, hissetmeyi ve sevmeyi sanatsal olarak deneyimlemekten kaçınmayın.
TALİH YASASI: Evrende yaşayan herkese, doğumdan ölümüne kadar sadece ona ait kısmet, şans, talih ve fırsatlarla dolu bir hazine tahsis edilmiştir. Ona bu hazinenin sadece tek ve şifreli anahtarı verilmiştir. Hiç kimse bir başkasının kısmetini ondan alamaz. Ancak bu öyle bir hazinedir ki, elde etmek tamamen size ait bir yetenektir. Bu yeteceğinizi kullanarak, anahtarınızla bu kapıyı açarak gerçekten zenginleşebilirsiniz. Bu hazineye giden yoldaki mayınlarınızı temizlediğiniz ölçüde o hazineyle buluşma şansınız artacaktır. Bu yoldaki en büyük mayın “Benim hiç şansım yok. Talih bana hiç gülmez” mayınıdır.
PAYLAŞIM YASASI: Verme ve alma, paylaşım yasasının özüdür. Çok kere karşılığında bir şeyler almak için iyilik yapmamıza, armağanlar vermemize, takdir etmemize ya da ilgi göstermemize karşın, evren bize, en çok ihtiyaç duyduğumuzu hissettiğimiz şeyin en çok vermemiz gereken şey olduğunu hatırlatır.
DÜRÜSTLÜK YASASI: Gerçek iç realitemizi tanımak, kabul etmek ve ifade etmek dürüstlüğün kalbini oluşturur. Ancak kendimize karşı dürüst olduğumuz zaman, başkalarına karşı da dürüst davranabiliriz. Bütünlük anlamında dürüstlük, negatif dürtülere rağmen yüksek yasalara uygun davranmayı gerektirir. En yüksek ışığa göre yaşa ve sana daha fazla ışık verilecektir.