“Zorlu sınavdan kimler geçecek?”

Yapılan açıklamalar gösteriyor ki, Türkiye’nin ‘kendi yağında kavrulma’ serüveni bir süre daha devam edecek. Tabii herkes bundan sonra ne olacağını merak ediyor. Ben de eldekilere bakma ihtiyacı duydum. Gelin beraber bakalım.

Emre ALKİN Köşe Yazısı
10 Ekim 2018 Çarşamba

Yapılan açıklamalar gösteriyor ki, Türkiye’nin ‘kendi yağında kavrulma’ serüveni bir süre daha devam edecek. Tabii herkes bundan sonra ne olacağını merak ediyor. Ben de eldekilere bakma ihtiyacı duydum. Gelin beraber bakalım.

1. Bankacılık ve Finans: Görünüşte oldukça dirençli. Bazı sektörlere açılan döviz kredileri olmasa daha da dirençli olacak. Sendikasyonlarla alakalı kuşkuların azalması iyi haber. Faizler çok yüksek seviyelere çıksa da önünde sonunda işlerini yapmak için çalışacaklar. Yabancı yatırımcıların en çok dikkat ettiği sektör olduğu için, düzenleyici otoritelerin düzenlemelerde oldukça dikkatli olması gerekiyor. “Bilançolar güzel gözüksün” ya da “Risk parametrelerini azıcık esnetelim” şeklindeki haklarımızı kullandık. Yine de bankacılık bu şartlar altında sınıfı geçer.

2. Reel Sektör: Açıkçası beş dakika sonra ne olacağı bilinmeyen bir zamanda, gösterilen hedefleri başaracak kapasite artırımını yapmaktan çekiniyorlar. İhracatçı sektörler dahil tüm imalat sanayi artan maliyetlerden dolayı, başlarını suyun üzerinde tutmaya çalışıyor. Ancak, cirolarından fazla kredi borcu olan sanayi grupları, konkordato ilan edenleri de unutmamak lazım. İhracat yapan firmalar kendilerini idare ediyorlar ancak birçok sektörde sıkıntılar tavan yapmış durumda. Bu haliyle reel sektör 10 üzerinden ancak geçmiş başarılardan oluşmuş kanaatle 5 alır diyebilirim. 

“Ders almayı bilmek lazım...”

3. Hizmet Sektörü: Maliyet baskısı ile iskontolu satış baskısı arasında kalan durumda diyebilirim. Yiyecek - içecek tarafında mücadele daha etkin devam ediyor ancak kiralar ve istihdam maliyetleri firmaları zorluyor. Seyahatten e-ticarete kadar oldukça geniş yelpazede yol alan hizmet sektörü, bu seviyedeki faizlerle alınacak kredilerle nefes alamayacaktır. Bu durumda sektöründe hakim durumda olanların da katılacağı ‘yaşama savaşında’ silinip kaybolacakların ciddi sayıda olacağını söyleyebilirim. Bu haliyle hizmet sektörü 10 üzerinden 5’i rahatlıkla alır ama istikrarlı bir öğrenci olmadığını söyleyebilirim.

4. Kamu Kesimi: Her ne kadar devletin gücünü elinde bulundursa da, insan kaynağı açısından, parasal kaynakların etkin kullanımı açısından ve herkesi etkileyecek kritik kararları alma açısından fazla göz doldurmuyor. Ekonomide bir sorun olmadığı konusunda siyaseti ikna etmek için sürdürdüğü çabayı, enflasyon, döviz kurları ve faizleri de yükseltecek yanlış adımlarla da pekiştirdiği için güven de vermiyor. Sn. Cumhurbaşkanı’nın hafta sonu yaptığı çıkışlar, ekonomi konusunda yapılan çalışmalardan hoşnut olmadığını gösteriyor. Ben kendisinin yaklaşımlarından anlıyorum ki, bu haliyle kamu kesimi sınıfı geçemez. Acilen toplamak lazım.

Sonuç olarak, yukarıdaki bilgilerin ışığında kendi yağımızda kavrulurken birçok parçanın bu kavrulması esnasında buharlaşacağını görmek falcılık olmaz. Bu darboğazdan ciddi bir saha temizliğiyle çıkacağımız aşikâr.

Bu olan bitenlerden yukarıda bahsettiğim dört unsurun da ders çıkarması lehimize bir gelişme olacaktır.