Chelsea’nin sahibi Roman Abramovich 31 Ocak 2018’de dünya tarihinde belki de bir ilki yaparak “Sporda Antisemitizme Son” kampanyası başlattı. Bir spor kulübünün programına bu tür bir ayrımcılık karşıtı kampanyanın konulması tartışmasız çok etkileyici ve İngiltere gibi holiganizmin yüksek olduğu bir ülkede oldukça cesur bir hareket olarak dikkat çekiyor.
Abramovich’in kulübün işlerine pek az müdahale ettiği göz önünde bulundurulduğu zaman direk taraftarlara yönelik olarak yaptığı şu duyuru, Rus işadamının konuyu ne kadar ciddiye aldığını gözler önüne seriyor: “Herkese kucak açan bir kulüp yaratmak benim hayalim. Ayrımcılığı ortadan kaldırmamız gerekiyor. Kültürel ve dini farklılıklar Chelsea’nin zenginliğidir. Bunları zevk alarak kutlamamız gerekiyor. Bu amaçla eşitliği teşvik eden ve ayrımcılığı dışlayan programlar planladık.”
Bu açıklamasının akabindeki ilk maç olan Bournemouth karşılaşmasını “tarihte bir eşi daha olmayan felaket” sıfatıyla tanımladığı Holokost’ta hayatını kaybedenlere adadığını belirtti ve taraftarlarından kulübün bu amacına destek olmalarını istedi. Abramovich, Chelsea taraftarlarına yönelik duyurusunu şöyle sonlandırdı: “Dostlarım, önemli bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolda hepimizin ayrı ayrı oynayacağı roller var. Hepimiz ayrımcılığa karşı önce kulübümüz bünyesinde sonra da dünyada bir tavır koymalıyız. Sizin yardımınızla Chelsea, bu hayati konuda öncü rol oynayabilir. Böylece tüm dünyaya Chelsea’nin herkese eşit yaklaşan ve herkesi kucaklayan bir kulüp olduğunu gösterebiliriz.”
Abramovich, Chelsea taraftarlarının özellikle antisemitizm konusunda pek de masum olmadıklarını çok iyi biliyordu. Zira bu açıklamayı yaptığı sezonun henüz başında 80 milyon Euro’ya Real Madrid’den transfer edilen yeni santraforları Alvaro Morata, yoğun antisemit tezahüratlara maruz kalmıştı.
Abramovich, bu açıklamasının ardından programını hemen uygulamaya koydu. Program dahilinde bugüne kadar yapılanlara bakalım:
λ Chelsea futbolcuları, mütemadiyen Holokost kurtulanları ile kulüp binasında buluştu ve onlardan Holokost hakkında konferanslar dinledi. Bu sayede Holokost konusunda futbolcular bilgilendi ve algıları arttı.
λ Chelsea’nin tüm iç saha maçlarında, başlama düdüğünden önce orta yuvarlakta dev harflerle “Antisemitizme Hayır Diyelim” mesajının yazılı olduğu dev bir branda gerildi.
λ Chelsea’li yıldız futbolcuların oynadığı, “ayrımcılığa ve antisemitizme hayır” mesajları içeren videolar çekildi ve ana akım medya ile sosyal medyada bu videolar yayınlandı.
λ Bu kampanyayı ne kadar ciddiye aldıklarını göstermek için uluslararası partnerler ile çalışmaya başladılar. Bunlar arasında Holocaust Educational Trust, the Jewish Museum, the Community Security Trust, Kick It Out, the World Jewish Congress ve Anne Frank House da var.
λ Program dahilinde Chelsea Foundation Eşitlik ve Çeşitlilik workshopları (atölye) hazırlandı ve İngiltere’deki birçok ilkokulda faaliyet göstermeye başladı.
λ Chelsea müzesinde İngiltere Yahudileri hakkında bir sergi ve Terezin Toplama Kampında Holokost döneminde kurulan futbol takımlarıyla alakalı bir belgesel gösterildi.
Kulüp CEO’su Bruce Buck, başlattıkları programın gerçek bir değişim yaratacağına ve bir kartopu gibi tüm taraftarları, kulüpleri ve organizasyonları etkileyeceğine oldukça emin. Hatta bu değişimin gerçekleşmeye başladığını da mutlulukla gözlemlediklerini ifade ediyor. Taraftarlar arasında organize edilen bir forumda antisemit tezahüratlarda bulunanların stada girmelerinin yasaklanması uygulamasına son verilmesi istenmiş. Bunun yerine çok daha etkili bir yöntem önerilmiş: Buck bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade ediyor: “Bu fikri çok beğendik. Uygulayacağız. Zira hatalı davranışa cezayla karşılık vermek, hatanın daha da şiddetlenmesi dışında hiçbir çözüm getirmiyor. Nefret ve ötekileştirme ‘bilmemekten’ kaynaklanıyor. O yüzden bu tür düşüncelere sahip kişiler eğitilmeli. Bu kişiler, gerçeği öğrendikten sonra davranışlarını tekrar gözden geçirme fırsatını elde edeceklerdir. Uzun dönemde kazanmak istiyorsanız tek çaresi eğitimdir.”
Son sözü yine Abramovich’e veriyoruz:
“Küçük programımızın antisemitizm problemini kökten çözeceğini inanacak kadar saf değiliz tabi ki. Biz göle maya çalıyoruz. Rahat olanı rahatsız ediyoruz. Eğer biraz olsun bu çabamızda başarılı olursak o zaman diğer spor kulüplerinin de benzer girişimlere atılmalarına yol açabiliriz. Eğer diğer kulüpleri mobilize edebilirsek işte o zaman toplumu ayrımcılığa karşı harekete geçirmemiz farklı bir boyut alacak. Bu çabamız başarılı olursa, İslamofobi ile mücadele için de programlar hazırlayacağız.”