Danimarka Kralı, Niels Bohr’a “Fizik bilimine ve ülkenin kültürel yaşamına olağanüstü katkısı için” şövalye nişanı vermeye karar verince, ünlü fizikçinin -dünyaya bakışını simgeleyen- bir ‘arma’ tasarlaması gerekti… Bohr’un tasarımı şu oldu: Çin düşüncesinin Yin-Yang simgesi… Ve üzerinde, ‘Contraria Sunt Complementa’1 ibaresi…
Çince sözcük anlamları ‘karanlık-aydınlık’, ‘negatif-pozitif’ olan yin-yang, zıt görünen güçlerin, özlerinde birbirlerinin tamamlayıcısı olduğunu telkin eder… Çin düşüncesine göre, var olan her şey, yin-yang karışımıdır… Gölgeyle aydınlık birbirlerine zıt görünür ama, gölgenin var olmasını sağlayan, ışıktır.
Batı düşüncesinde ise, her nedense, ışığın gölgeden, ilericiliğin tutuculuktan daha fazla erdem içerdiği düşünülür. Oysa ışığın bulunmadığı yerde gölge, tutunacak yerin yokluğunda, ilerleme olmaz.
↔↔↔
Batılı aydının, tutuculukla barışamamasının haklı nedenleri yok değil… Daha önce gelenekler adına demokrasi taleplerine, din adına laik düşünceye karşı gelen muhafazakâr düşünce, sosyalizmle mücadeleye girişince, ‘liberal’ kesildi.
Tabii, tutucu ya da muhafazakâr düşüncenin de, ‘ilerici’ fikirlere kuşkuyla bakması tamamen sebepsiz değil… 20. yüzyıl, sağ ve sol ‘devrimci’ fikirler adına, insan özgürlüklerinin çiğnenmesine, toplumların ‘selameti’ adına bireylerin acımasızca feda edilmelerine tanık oldu.
Gaddarlık ve vahşet ne sağın tekelinde, ne de solun… Doğadaki bütün canlılar, varlıklarını sürdürmek için, şiddet uygulamaya yatkın… İdeoloji, bahane.
Neyse ki, doğamızın iki yönü var… Gaddarlık ve şefkatin ikisi de insan doğasının ürünü. Hiçbiri bize uzaydan diretilmiyor.
İlericilik, adı üzerinde, eskimiş, sürdürülmesi zarar veren geleneklerin geride bırakılması gereğinden doğuyor… Örneğin, köleliğin feshedilmesi gibi.
Muhafazakârlık da, adı üzerinde, sahip olduğumuz toplumsal kurumların -daha iyisi bulununcaya kadar- korunması gereğinden doğuyor… Örneğin, demokrasi gibi.
Daha önce de söylediğim gibi2, ‘sağ kanat’ ile ‘sol kanat’, aynı kuşun kanatları… Kuş, eğer uçmak istiyorsa, öteki kanadın ihtiyaç ve endişelerini hesaba katmak zorunda.
Bugün, ‘Batı dünyasında’, kaygıları kulak arkası edilen taraf, ‘sağ’ kanat… Muhafazakâr aydın, iyi şeyleri yapmanın zor, yıkmanın ise kolay olduğunun farkında… Devrim taleplerine karşı tutuk durmasının nedeni bu…
‘Sol kanadın’, sağın kaygılarını dinlemeye gönlü yok… ABD üniversitelerinde ‘Cumhuriyetçi’ aydınları konuşturmuyor… Gerici görünmek istemeyen muhafazakârlar, sol ‘establishment’ın alay konusu olmamak için, fikirlerini örtülü biçimde dile getirmeye çabalıyorlar.
‘Eskinin’ savunucusu görünmek, ‘aydın çevrelerden’ dışlanma tehlikesini beraberinde getiriyor… ‘İlerici’ aydının, ‘tutucu’ fikirleri dinlemeye sabrı yok… Bildiği hikâyeleri dinlemek istiyor.
Ütopik hikâyelerin ortak yanılgısı, insanın biyolojik, sosyal ve politik zorunluluklarını hesaba katmamaları… Toplumun selameti için haklarından feragat edecek bireyler (Marx ve Engels); aile bağlarının bulunmadığı topluluklar (Kibbutz hareketi); savunulur sınırlardan yoksun devletler (Sartre ve İsrail solu) hayal etmelerinin nedeni bu!.. Kısa ömürlü olmaları da bundan.
Ütopyaların bir başka yanılgısı da, insanı iten gücün, dayanışma olduğunu varsaymak. Oysa asıl itici güç: rekabet. Rekabet ve yarışma, sorunlarımızın hem nedeni, hem de çözümü… Bireyi anlamanın tek çaresi, onu ‘olmasını istediğimiz gibi’ değil ‘olduğu gibi’ anlamaya çalışmak.
Sosyalist ütopya, toplumcu politikaların ‘en yeteneklileri’ öne çıkaracağını hayal etti. Sovyet deneyimiyse, sadece ‘partinin işine yarayanın’ ön plana çıkabildiğini gösterdi. Toplumun geleceği ‘üstün bireylerinin’ başarısına bağlı… Toplumcunun geleceği ise, ‘sıradan’ olanların egemen kalmasına.
Sonuçta, Hayvanlar Çiftliğinde3 bütün hayvanlar eşittir… Bazıları azıcık daha eşittir, o kadar.
↔↔↔
Sevgili dostlar, yukarıda yazdıklarımı ‘politik olarak doğru’4 bulmayanların, en azından, ‘rasyonel olarak doğru’ bulacaklarını umuyorum…
Şimdi, Taocu bir şiir denemesiyle, yazdıklarımı özetlemeye çalışacağım:
YİN ve YANG… MUHAFAZAKAR ve İLERİCİ.
İlerici dediğim, ilerlememi sağlayan değil.
Muhafazakâr dediğim, muhafazamı sağlayan değil.
Gerçek ilerleme, sınırlarımı bilmekten,
Geleneklerin içindeki derin akla duyduğum saygıdan,
Sınırlarımda yapacağım ayar ve düzeltmeden doğabilir.
Gerçek muhafaza, bağımlılıklarımdan kurtulup
Geleneklerin iyi taraflarını sürdürmemden doğabilir.
Yin ile Yang gibi, tutucuyla ilerici, birbirini tamamlar.
Ötekini düşman gördüğün zaman,
Ne ilerleme kalır, ne de tutunacak bir yar.
1 Karşıt olanlar, tamamlayıcıdır.
2 6 Aralık 2017: Sağ Kanat, Sol Kanadı Dışlamış… Kuş Tek Kanatlı kalmış.
3 Animal Farm. George Orwell, 1945
4 Politically Correct