Yeni jenerasyon

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
30 Ocak 2019 Çarşamba

Farkında mısınız bilmiyorum ama kulüpler son dönemde birçok oyuncuyu peynir-ekmek gibi kadro dışı bırakmaya başladı. Çalışma kültürü uyuşmazlığı nedeniyle Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray ciddi paralar ödediği futbolcuları as takımdan dışladı. Volkan Demirel, Dirar, Aatıf, Tolgay Arslan, Tolga Zengin, Gökhan Töre, Serdar Aziz ve Eren Derdiyok gibi oyuncular genç takımla antrenmanlara katılmaya zorlandı. Kulüplerin bu kararı almasında futbolcuların saha içi performansları, saha dışı davranışları, işlerine olan motivasyonları ve adanmışlıkları muhakkak önemli rol oynamıştır ama asıl dikkati çekmek istediğim şey çok daha farklı...

Şu bir gerçek ki; artık futbolcular eskisi gibi kadro dışı bırakılmaktan gocunmuyor. Bir an önce takıma dönme hevesini göstermek, yönetimlerin beklediği geri adımları atmak ve mesleğin gerektirdiği performansı ortaya koymak yerine kulüplerin kendileriyle yaptığı sözleşmeden doğan haklarının peşinden koşmayı tercih ediyor. Hiç oynamadan sadece genç takım antrenmanlarına çıkarak ay sonunda alacağı parayı düşlemek bu ve benzeri isimlere kâfi gelirken, konfor alanlarını terk edebilmeleri pek mümkün olmuyor maalesef. Ve adapte olmakta zorlandığımız şeye, yani işte tam da buna biz sanırım ‘yeni jenerasyon’ diyoruz...

Bu tanımlamaları sadece kadro dışı kalan futbolcular ile sınırlandırmamak gerek. Günümüz futbolunda oyuncular artık daha gamsız, takımlarının aldıkları sonuca duygusal olarak daha az bağlı ve fedakârlık seviyeleri çok daha düşük. Futbolcuların kendilerini zorlamamalarında menajerlerinin payı büyük. Menajerler sadece belirli bir periyot aralığında para kazanabildikleri için; temsil ettikleri futbolcular üzerindeki etkileri çok fazla. Ancak oyuncuların da bir noktada düşünüp, eğriyi doğruyu tartarak menajerlerine teslim olmaması gerekiyor. Galatasaray’da geçirdiği 4,5 yılda toplam 20 maça çıkan, sonuca ne gol atıp ne de asist yaparak etki eden, buna rağmen sözleşmesinin gerektirdiği hakların karşılığı olarak 7 milyon Euro’yu (42 milyon TL) cebine koyan Tarık Çamdal örneğinde olduğu gibi; futbolcunun ‘yattığı yerden’ para kazanması pek doğru değil. Daha 27 yaşında olan Tarık’ın kendine yeni bir kulüp bulabilmesi, barınacağı kulüpte çıkış göstermesi ve kendini Türk futbolunun hizmetine yeniden sunması çok kolay olmayacak. Buna karşın oynadığı 20 maç karşılığı 42 milyon TL kazanan futbolcu olarak hiç şüphe yok ki; Türk futbol tarihinin unutulmaz vakaları arasındaki yerini alacak.

Tarık, Volkan, Serdar, Tolga, Gökhan, Tolgay ya da Eren... İsimlerden bağımsız; artık futbol ve futbolcular ve tabii hiçbir genç eskisi gibi değil. Hepimizin sağında, solunda, önünde, arkasında, sokakta, evde ve her yerde karşılaştığı yeni jenerasyonun üyeleri; alışkanlıklarımızı değiştirme, olaylara farklı bir pencereden bakma fırsatı sunuyor bizlere... Buna alışsak galiba iyi olur...

↔↔↔

Yeni jenerasyon demişken, Türk futbolunda bu sezon filizlenen bazı tohumları da öne çıkarmak gerek. Galatasaray’da sadece yarım devre forma giyip Stuttgart’ın yolunu tutan Ozan Kabak, Beşiktaş orta sahasının çalışkan ismi Dorukhan Toköz, Trabzonsporlu Hüseyin Türkmen ve Uğurcan Çakır, Alanyasporlu Merih Demiral ile Antalyasporlu Doğukan Sinik; bu sezonun  geride kalan bölümünde parlayan genç oyunculardan sadece birkaçı. Finansal açıdan zor günler geçiren kulüpler bu futbolcuları belki de zorunluluktan kadrolarında değerlendirdi ama milli takım; genç oyuncu havuzuna geleceği parlak çok sayıda yeni yetenek kattı. Ne mutlu onlara, forma şansı veren hocalarına ve Türk futboluna...