10 Şubat Pazar günü, Ulus Amram Oditoryumu çok sıcak bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bu yıl altıncısı gerçekleşen Judeo-Espanyol Günü’ne ilgi hayli yoğundu. Kendi şahsıma çok mutlu bir gün geçirdim. Program son derece başarılıydı. Konuşmalar uzun değildi. Araya serpiştirilen parodiler çok ölçülüydü. Ayrıca salonu dolduran Judeo-Espanyol’a hakim kişilerin yaş ortalaması ‘orta’nın üstü olduğundan kendimi oldukça genç hissettim.
Karen Şarhon ve Silvyo Ovadya’nın yaptığı açılış konuşmalarının ardından gün başladı.
François Azar (Fransa), Yuri Sasson (İspanya) ve Marie Christine Varol (Fransa) Judeo-Espanyol lisanıyla olan deneyim ve anılarını paylaştılar. Yabancı konuklar kişinin ufkunu genişletiyor. Bu açıdan çok başarılı bir seçim olduğunu düşünüyorum.
Süzet Herman, Şeli Gaon ve Anna Eskenazi’nin sunduğu ‘Miliniza i Salud’ başlıklı parodi salondakileri kahkahaya boğdu. Mizah her zaman için birleştirici öge olarak varlığını sürdürecek…
↔↔↔
Söz konusu lisanı konuşanların yaş ortalamasının yüksek olduğunu kabul ettiğimize göre, akla gelen ilk soru şu: Judeo-Espanyol nasıl yaşayacak?
Program kapsamında, yirmili yaşlarında iki genç, sahnede birer yıldız gibi parladı. Selin Toledo ve Can Rodrig, evrensel konuşmalarıyla bizi on beş dakika boyunca büyüledi.
Tabii ki gelecek gençlerin. Ancak bu arada potansiyel kitle olarak düşündüğüm 50-60 yaş aralığının, cesaretlerini toplayıp bir an evvel Judeo yazmaya başlamalarını öneririm.
↔↔↔
Matmazel Kalderon beni benden aldı. Vücut dili bu kadar mı iyi kullanılır? ‘Los Machukados’ adlı tiyatro oyunu çok başarılı bir ekiple izleyenlere mutlu dakikalar yaşattı.
Güne katılmayanlar için kısa bir açıklama: Oyunu Forti Barokas kaleme aldı. Aynı zamanda Matmazel Kalderon tiplemesiyle bir öğretmeni canlandırdı.
↔↔↔
Etkinlik Cenk Rofe konseriyle son buldu. Böyle bir günde Judeo-Espanyol’a gönül vermiş bir kişiyi anmadan geçemeyeceğim. Sevgili Klarika (Klara Perahya) iyi ki yol gösterdin, iyi ki öğretici oldu.