Ki Tisa - Utanma duygusu

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
20 Şubat 2019 Çarşamba

Ki Tisa peraşası bilindiği gibi inanılmaz bir öyküyü ‘altın buzağı’ günahını bünyesinde barındırır. Peraşamız Moşe Rabenu daha Sina Dağında ‘on emir’ tabletlerini almaya gitmişken halkın onu beklediğini ancak gecikme olunca Aaron’dan önlerinde gidecek bir lider istemiyle bu yola çıkıldığını anlatır. Tora bile bu olayı anmak istemez. Bu büyük günah aslında Mişkan olayından daha önce meydana gelmiştir. Mişkan bu günahın kapara olduğunun göstergesidir ancak olay Mişkan peraşaları arasında gerçekten ‘gizlenmiş’ gibidir. Bu şekilde daha kırk gün önce Tanrı’nın sesini duyan ‘naase ve nişma’ sözünü veren bir toplumun nasıl bu hale geldiğinin anlaşılmadığı gözlenmektedir.

Bu olayı anlamaya çalışırken bir doktorun hastasını nasıl iyileştirdiğini öncelikle görmeye çalışacağız. Bazı belirtilerle doktora hasta geldiğinde doktorun işi öncelikle bu belirtilerin ne olduğunu anlamak ve bu konuda yeterli bilgi toplamaktır. Hastasını bu hale getiren problemin ne olduğu bu yolla anlaşılır. Benzer şekilde ‘altın buzağı’ günahını anlamaya çalışırken biz de aynı yolu izlemeye çalışacağız. Halkı bu yanlışı yapmaya iten nedenler nedir sorusunu yanıtlamaya gayret edeceğiz. Tora bize ‘altın buzağı’nın yapıldığını ve insanların buna ibadet ettiklerini anlatmaktadır. Yani Bene Yisrael Tora’nın alınışından sadece kırk gün sonra ‘avoda zara’ yapmıştır. Asıl zor olan soru bu durumun nasıl gerçekleştiğidir.

Bu sorunun anahtarı belki de peraşamızda yazılı olan “vayikael aam al Aaron” cümlesinde bulunmaktadır. Aslında doğrudan bir çeviri yapacak olursak halkın Aaron’a baş vurduğu ve birlikte hareket ettiği sonucunu çıkarabiliriz. Ancak burada halk Aaron’a karşı büyük bir yüreklilik, cesaret ancak saygısızlık içinde gelmekte ve bir anlamda akın etmektedir. Aaron’a karşı kibarca gelip de ‘altın buzağı’yı yapma isteği kesinlikle yoktur. “Kum ase lanu eloim  - kalk bize bir tanrı yap” şeklinde emir verir gibi konuşan halkın edep ve tevazu ile ilgisi yoktur. Moşe’nin geciktiğini bilmekte, ve kendilerini “mi baal devarim yigaş aleem” tavsiyesi gereği Aaron’a problemi çözmesini istemektedir. Moşe onlara lider olarak Aaron ve Hur’u göstermiştir. Hur bu karmaşada halka çok ciddi ve keskin sözler söylediği için halk tarafından taşlanarak öldürülmüştür. Sanhedrin üyeleri de kalabalığın isyanından nasibini almış hayatlarıyla bunu ödemişlerdir. Sıra Aaron’a gelmiştir. Aaron daha Moşe lider değilken bile Bene Yisrael’in lideridir. Birlikte geçirdikleri zaman boyunca halkın böyle bir galeyana geldiğini hiçbir zaman hatta Mısır esaretinde oldukları zamanda bile görmemiştir. Aaron’un ölüm korkusu yoktur ancak halkı teskin etmesi de gerekmektedir. Bunun için yanlış bir yol seçer ve zaman kazanmaya çalışır. Ancak karşısında olanların ‘zaman kazanmak’ amacıyla yapılacak etkinliklere kapalı olduklarını görememiştir.

Belki de bu günahın anahtarı ‘utanmazlık’ dediğimiz davranışta gizlidir. Talmud bizlere ‘ar’ duygusunun merhamet ve iyilikseverlik ile birlikte Bene Yisrael’in üç önemli karakteri olduğu bilgisini verir. Utanma veya ‘ar’ duygusu kişiyi birçok yanlış davranışı yapmaktan alıkoyan bir öğedir. Bu duygunun kaybı veya bir şekilde öfkeyle örtülmesi Sina Dağının eteklerinde Bene Yisrael’i inanılmaz bir yanlışı yapmaya itmiştir.