Azra Kohen’in, son yayımlanan ‘Gör Beni’ kitabını büyük bir keyifle okudum. Bu kitabın beni etkileyen yanı, bir kurgu okumanın ötesinde, baştan sona kendimi bir sorgulamanın içinde bulmuş olmam! Her satırında duygularımız, düşüncelerimiz, yerleşik inançlarımızla ilgili farklı bakış açıları karşımıza çıkabiliyor. Kendi payıma bu okuma süreci içinde hem eski bilgilerimi sınamış, hem yeni bilgiler edinmiş, hem de doğru bildiklerimi sorgulama fırsatı bulmuş oldum. Nitekim yazar bir dipnotunda, “Doğru, sadece biri onu değiştirene kadar doğrudur ve doğru daima değişir, güncellenir” diyor. Kuşku yok ki bunun da biricik yolu bilgi, eğitim ve özgür düşünceden geçiyor.
Kohen’in kitapta ele aldığı dönem, cumhuriyetin ilk kuruluş yılları… Olaylar İstanbul’da geçiyor. Siyasal ve sosyal çalkantıların, birbirinden farklı inanç ve geleneklerin, tümüyle karşıt düşüncelerin yer aldığı bu dönemde, insan ilişkileri çok güzel işlenmiş. O farklılık ve karşıtlıklar içinde yaşayan insanların zamanla nasıl değişebileceğini, ışık tutulduğunda karanlıkta kalmış beyinlerinin nasıl aydınlanabileceğini okuyabiliyoruz. Sınır ve engel tanımayan aşkların öyküleri yanında, doğadaki tüm canlılara göstermemiz gereken ilgi ve sevgiyi, insan olma yolundaki temel erdemleri, yazar satırlar arasında çok güzel duyumsatıyor.
Sözlerimin başında da belirttiğim gibi kitabın birçok iletisi yanında, bana göre en önemli yanı, okurunu her alanda düşünmeye, bildiklerini sorgulamaya yöneltmesidir. Yazar, tarihsel ve arkeolojik bulgulardan örnekler vererek, bilimsel araştırmaları kaynak göstererek, bir roman kurgusu içinde gerçekleri anlatmaya çalışıyor. Ortaya koyduğu somut kanıtlarla da okuyucuyu şaşırtmayı başarıyor.
Birçoğumuz, daha bilinçlenmeye başladığımız yaşlarda, belirli kalıpların içine sıkıştırılıyor, koşullandırılıyor, düşünsel engellerle sınırlandırılıyoruz. Kutsal kitapların öğretileri yaşantımızın her alanını düzenliyor, onların bilgileri ışığında insanlık tarihini öğrenmeye, yorumlamaya çalışıyoruz. Oysaki çağdaş inançlara kaynaklık etmiş bulgular ortaya çıktıkça çelişkilerimiz artıyor, binlerce yıldır güncelliklerini yitirmeyen iletilerini daha evrensel boyutlarda düşünmeye başlıyoruz. Kitaptaki farklı karakterlerin, sarıldıkları inançları sorgulamaya çalışmaları ve bu farklılıklarının zaman içinde törpülendiklerini görmeleri gibi…
Azra Kohen, kitabın girişinde okuyucuya şu sözlerle sesleniyor:
“Biz zaferden değil seferden sorumluyuz.
Sonucu ne olursa olsun sen sadece yaşamı korumak için gösterdiğin çaba kadar insansın ve işte, insanlığının ölçümü için buradasın.
Yaşamın askeri olmak, ağaca, hayvana, çocuğa ve özellikle de senden çok farklı olanlara sahip çıkmak için tasarlandın.
İlk insan bu gezegende var olduğundan beri buradasın!”
Düşünce tarihinin her zaman güncel olan “Kimsin?” “Varlığımızın anlamı nedir?” gibi sorulara, yazar bu sözleriyle farklı bir yanıt getirmektedir.
Kitabın Gör Beni adına kendimce şunu eklemek isterdim: Oku beni!