Purim bitti, Pesah kapıda

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
27 Mart 2019 Çarşamba

Belli bir yaşa gelince insan ‘hastane, pastane, eczane’ üçlüsünün yakınında oturmalı, derlerdi. Ne kadar doğruymuş. Vasıta kullanmadan ihtiyaçlarını gidermek bir ayrıcalık. Tabi istisnalar olmuyor değil. Yıllarca mavlaç aldığımız pastane kapanınca yolumuz Etiler’e uzandı. Her sene Purim’de yaşa bakılmaksızın, ailede kaç çocuk varsa, o kadar mavlaç alınır. Hepsi de bunu bekler. Akşam yemeğinde her birinin tabağına koyarım. Hemen selofan kağıdına sarılmış kırmızı beyaz sepeti açmaya yeltenirler. Büyük pazarlıkla içindeki şekerlemelerden ağızlarına atıp, gerisini bırakırlar. Sonra, genelde mavlaçın içindekiler tüketilir, sepetin kulpu koparılıp yenir, gerisi birkaç güç sürünür, yetişkinler de heveslerini alır, ardından atıkların yanına gider. Masapan (badem ezmesi) de Purim’in vazgeçilmez tatlılarından. Her ne kadar rahmetli anneannemin yaptığı masapan gibisini hâlâ bulamadımsa da, bayram için mutlaka bir kutu edinirim. Tatlılar açısından çok şanslıyız. Annem bu sene de  ‘Amantaşen’leri yapıp bütün aileye dağıttı sağ olsun. Oğlum ise, “Anne, sen de bunları yapmasını öğrensen artık” diye serzenişte bulunuyor. Bakalım…

↔↔↔

Evdeki son masapan kırıntıları bitince ufukta Pesah temizliği görünüyor. Yakın çevremde arkadaşlar 8-10 kilo pırasayı haşlayıp buzluğa koydular bile. Bu sene izinli olduğum için sadece kek imalatımı hızlandıracağım.

Yapmam gereken temel hazırlık, salonun tüllerinin yıkanması ve mutfağın elden geçirilmesi.

Bu arada matsa ve matsa unları satışa sunuldu, bilginize.