Işıklar kesilince

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
25 Nisan 2019 Perşembe

Geçen hafta kuaföre gitmek için evden çıktım. Dükkana yaklaşınca baktım kapı açık, içerisi zifiri karanlık. Saçı yıkanmış, başında beyaz havlusu, bir müşteri koltukta bekliyor. Meğer ışıklar kesilmiş, uzun süre de gelmeyecekmiş. Üstelik dükkanın en yoğun olduğu gün. Ben de kapıda öylece bekliyorum. Biraz duraksamadan sonra patron bir telefon açtı. Ardından da, “Yürüyün, gidiyoruz” dedi. Bir çırak dükkanda nöbetçi kaldı. Gerisi, patron önde, elinde fönler ve fırçalarla kalfa peşinde, sonra da müşteriler, küçük bir konvoy halinde az ötedeki başka bir kuaföre gittik. Son derece nazik karşılandık. Tarandık ve çıktık. “Çareler tükenmez” denir ya, gerçekten öyle. Dünyanın herhangi bir yerinde böylesine bir dayanışma olabileceğini sanmıyorum.

Yaşasın komşuluk.

↔↔↔

Aynı gün bir arkadaşımın iş yeri açılışına davetliydik. Mekan karşı yakadaydı. Köprü trafiğine yakalanmamak için Beşiktaş’tan Kadıköy vapuruna bindik. On beş dakikalık süre içinde çok keyifli bir mini konser de dinledik. Kadıköy’e varınca seri adımlarla taksi durağına gittik. Kuyruk çok, taksi yok. Yarım saate yakın bekledikten sonra ilerlemeye başladık. Yanımda eşim olmasaydı, kesin Kadıköy vapuruna binmiş geri dönüyor olurdum. Abartmıyorum, Altıyol’a kadar yürüdük. Ve nihayet bir arabaya bindik. Gideceğimiz yer uzak mesafeydi ve yöreyi hiç bilmiyorduk. Eşim adresi şoföre söyledi. “Tamam abi” yanıtını aldık. “Tamam” beni çok rahatlatmadı. Telefonumda kayıtlı olan ‘konum’u uzattım, o da Yandex’e bağlandı. Buna rağmen şoför bir kez taksi durağına, bir kez da bakkala adres sordu.

Birden, “Tamam bulduk galiba. Bir sürü çiçek var bahçede” dedi. Gerçekten de doğru yerdeydik. Teknolojiyle de olsa adres bulmak bazen zor oluyor.