Moishe Weinberg’i tanır mısınız?

Dünya klasik müzik dünyası, 20. yüzyılın en büyük bestecilerinden birini keşfetmiş olmanın heyecanını yaşıyor.

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
8 Mayıs 2019 Çarşamba

Rusya’da, Prokofiev ve Shostakovich’ten sonra adı en çok anılmaya başlayan, hayatı acılar içinde geçmiş, ancak ölümünden on yıl sonra ünlenmeye başlayan ve klasik senfonik müziği ve özellikle opera bestecisi olarak yeni bir isimle karşı karşıya müzik severler.

Adı: Mieczylaw Weinberg. Aslında Moishe Weinberg ama malum nedenlerden dolayı ismini değiştirmiş ve korkunç bir antisemitizmin olduğu Stalin Rusya’sı döneminde Yahudilik çağrışımını ortadan kaldırmak için bu değişikliğe giden bir sanatçı Weinberg.

Moldova’dan antisemitizm ve pogromlardan 1916’da Varşova’ya kaçan, her ikisi de müzik ve tiyatro sanatçısı olan anne baba Weinbergler huzuru buldukları Polonya’da 1919’da Moishe’yi doğururlar. Moishe, Varşova Yidiş Tiyatrosu’nda orkestra şefliği yapan babasının yanında 10 yaşından itibaren piyanist olarak orkestraya katılır. 12 yaşında Varşova Konservatuarına girer ve 1939’da daha sonra çok ünlenecek ilk piyano konçertosunu tamamladığında II. Dünya Savaşı başlar. Polonya, Naziler tarafından işgal edilir ve milyonlarca Polonya Yahudi’sinin trajedisi başlar.

Almanların Polonya’yı işgal ettiği günlerde Polonyalı bir piyanist arkadaşı Krzysztof Malcuzynski ile turnede olan Weinberg Varşova’ya dönmenin bir anlamda intihar olacağını bildiğinden arkadaşının yardımıyla Taşkent - Özbekistan’a kaçar ve 1943 yılına değin orada yaşar. Dört yıl içinde iki önemli insanla tanışır. Biri Moskova Yahudi Tiyatrosu direktörünün kızı olan, evleneceği Natalia, diğeri ise eserlerini hayranlıkla dinleyen, dönemin en tanınmış Rus bestecisi Shostakovich olacaktı.

Varşova’da kalan Weinberg’in annesi, babası ve kız kardeşi ise Naziler tarafından ilk önce Lodz Gettosuna, oradan da bir ölüm kampına gönderilir. Trawniki Konsantrasyon Kampından geriye dönen olmayacaktır. Moishe de, ailesinden hiçbir zaman haber alamayacaktı hayatı boyunca…

Moishe Weinberg, Taşkent’te birçok senfoni ve opera müziği besteler. Shostakovich’in ricası üzerine 1943’te Moskova’ya yerleşir eşiyle birlikte ve birkaç yıl içinde iki kız çocukları olur.

Savaş bitmiş, Nazilerin elinden kurtulan Weinberg bu kez Rusya’da Stalin ve Stalinist rejiminin hedefi olur, Yahudi kimliğinden dolayı. Weinberg’in besteleri kendisinin Yahudi olmasından dolayı Sovyet müzik çevrelerinde görmezden gelinir. Moishe hayatını, kimi küçük tiyatrolar ve sirkler için müzik besteleyerek kazanmaya çalışır.

1948’de eşinin babası Stalin’in emri üzerine öldürülür ve Weinbergler için hayat yeni korkularını beraberinde getirir.

Kayınpederinin öldürülmesinden sonra Weinberg, KGB tarafından yakın takibe alınır ve 1953 yılında onunla ilişkilerinden dolayı ‘Yahudi burjuva milliyetçiliği’ suçlamasıyla tutuklanır. Shostakovich, eşini ziyaret ederek eğer onu da tutuklarlarsa kızlarını evlatlık olarak alacağına söz verir.

Bir mucize gerçekleşir. Weinberg bir ay boyunca, 24 saat kuvvetli bir projektör ışığının altında hücresinde yaşam mücadelesi verirken, 20. yüzyılın en büyük diktatörlerinden Stalin hayata veda eder. Diktatörün ölümüyle kemerleri gevşetmeye başlayan Sovyet rejimi kimi aydınları ve sanatçıları cezaevinden çıkarır ve özgürlüklerini geri verir.

Weinberg de artık özgürdür ve tüm travmalarına, korkularına, endişelerine karşın, bugün en ünlü virtüözlerin ve orkestraların çalmak için sıraya girdikleri büyük eserlerini bestelemeye çalışır. Bunlardan en önemlisi bugünlerde ilk kez İsrail’de sahneye konulan ve Shostakovich’in şaheser olarak nitelediği ‘Yolcu operası olacaktı.

Operanın müziği ise hayatında Naziler ve Stalin’le yaşadığı travmanın etkisiyle bestelenecekti.

Şöyle ki; Weinbergler 1967 yılında göreceli olarak evlerinde huzurlu bir yaşam sürerken Rus Besteciler Sendikasından bir telefon gelir ve kendisini bir Polonyalı piyanistin ziyaret etmek istediği söylenir. Moishe çok şaşırır zira o dönemde Sovyetler Birliği’nde yabancı misafirlerle görüşmek neredeyse tamamıyla yasaktı. Şaşırarak kabul eder ve karşısında ona, Nazilerden kaçmasına yardım eden piyanist arkadaşı Krzysztof Malcuzynski ve Fransız eşini bulur. İki aile de büyük bir mutlulukla bir akşamüstü geçirirler, piyano ‘atışmaları’ yapılır ve daha sonra sendikanın lokantasına gidilir. Orada sadece kendilerinin ve tek bir kişinin oturduğu bir masada yemek vardır. O da  1953 yılında tutuklandığında Moishe’yi sorgulayan KGB ajanıdır. Moishe tüm yemeği büyük bir tedirginlik içinde geçirir. Göreceli huzuru yine bozulur zira bunun bir tesadüf olamayacağına inanır.

Bu yemekten bir yıl sonra Moishe ünlü operasını besteler. Operanın librettosu ise bir romana dayanmaktadır. Romanın odak noktasında bir konsantrasyon kampında görevli olan ve ölüm emirleri veren SS subayı bir kadın ile onun elinden kurtulabilen Yahudi bir kadının karşılaşmaları konu edilmektedir. Bu operayı yaratan, Moishe’nin kendisini sorgulayan KGB ajanıyla karşılaşmasının travmasıdır bir anlamda…

↔↔↔

Moishe Weinberg’in eserleri, Shostakovich’in desteğine ve hayranlığına rağmen Yahudi olduğundan ancak ölümünden on yıl sonra 2006’da Rusya’da icra edilmeye başlandı ve daha sonra Rusya ve Batı dünyasında büyük bir üne kavuştu.

Eleştirmenlere göre, eserlerindeki aşırı lirizm ve melankoli, arınma yoluyla barışa ulaşmayı hedefleyen travmatik hayata sahip bir bestecinin notalarını göstermekte.

Suçu salt Yahudi olmak olan Weinberg sayısız meslektaşlarının akıbetlerinin tersine belki şansıyla, belki mucizelerle, belki de yaptığı seçimlerle hayatta kalabildi, Nazilere ve Stalin’e rağmen.

Gerçekten de Yahudi olmak zor zanaatmış…