Var olmak...

Violet ALALOF Köşe Yazısı
8 Mayıs 2019 Çarşamba

Ne kadar uzun zamandır şöyle gönlümden geçen bir yazı yazmıyorum ...

Kendi dertlerim, kendi mutluluklarım, kendi işlerim ne kadar zamandır paylaşma becerimin önüne geçmiş... 2008 senesinde mümkün olduğu kadar çok insana ulaşacağım diyerek başladığım yazılarımın etkisini ne kadar zamandır unutmuşum ben...

Bu günlerde bu dürtü tekrar geldi. Bana “yaz” dedi. Mutluluklarımızı saklar hale geldiğimizi, korkularımızı öfkeye dönüştürerek saldırmalarımızı, her birimizin bu zamanlarda burada olmamızın nedenleri olduğunu, zorlukların birleştirici gücünü ve ‘var olmayı’...

VAR OLMAK; bize zaten ayrılmış olan alanı doldurmak. Önce o alanın farkına varmak, sadece bize ait bir alanın varlığından haberdar olmak alanın sadece bizim için olduğunu görmek, gidip onu doldurmak, biz doldurmazsak o alanın karanlıkla kaplandığını görmek, aydınlık istiyorsak kendi içimizdeki ışığı yakarak alanımızı kaplayan karanlığı aydınlatmak olduğunu görmek...

Bir oda düşünün kapkaranlık. Oda bizim ama biz bize ait olduğunu bilmediğimiz için ve başka odalarda, başkalarının odalarında içsel tatmine ulaşmadan vakit geçirmeye devam ettiğimiz için her birimizin odasının karanlık kaldığını düşünün. Tek işimiz kendi odamızı bulup aydınlatmak, odamızı ele geçiren karanlığı sadece odamıza sahip çıkarak aydınlattığımızı düşünün, dünyada karanlık oda ya da karanlık kalabilir mi? Işığı yaktığımız an her yer aydınlanır.

IŞIĞI YAKMAK; zaten bize ait, var olan, orada olan ama fark etmediğimiz, bizim için, insanlık için, hepimiz için bize verilen özelliklerimizin farkına vararak, zaten doğallıkla çabasız yaptığımız özelliklerimizi bilincimizle kullanmaya başlamak.

Herkes kendi ışığını yakarsa ne olur? Ortada karanlığın yer kaplayacağı alan kalmaz. Tüm insanlık ışıldar.

Nasıl yapacağız ? Kendi üzerimizde çalışarak. Odamızın orada bizi beklemekte olduğunu bilerek.Işığı sadece kendimizin yakacağını bilerek , ışığı yakmayı öğrendiğimizde bunu başkalarının da görüp öğreneceğini ve kendi ışıklarını yakma isteğini tetikleyeceğimizi bilerek...

Kimse karanlıkta kalmak istemez, bir düğmeye basmaya bakar her şey. Var olmaya, var etmeye, ışığı yakmaya, yaymaya bakar her şey...

Çaresiz değiliz. Az değiliz. Güçsüz hiç değiliz. İsteksiz değiliz. Sadece karanlığın fazlalaştığını bize her gün daha çok hissettiren bir hal içindeyiz. Neden? Gittikçe kendi alanlarımızı bu hisse, bu karanlığa kaptırdığımız için. Alanlarımıza sahip çıkalım, ışık söndükçe tekrar yakalım, unuttukça ışığını yakabilenlerle bir arada olalım, karanlığın ışıkla dolmayı bekleyen boşluk olduğunu hatırlayalım.

Tek gerçek var! Biz zaten ışığız ve onu koruyalım...