Şu 7 soruya cevap verilmesi gerekiyor...

Emre ALKİN Köşe Yazısı
15 Mayıs 2019 Çarşamba

YSK kararından sonra sıcağı sıcağına bir yorum yapmaktansa, sabaha kadar düşündüm. Aklıma yedi soru geldi. Televizyon ekranından muhataplarına bu soruları yönelttim. Kararın vicdanları rahatlatması için mutlaka aşağıdaki sorulara cevap verilmesi gerekiyor.

1. Her şeyden önce “Seçimi iptal ettiren olaylar nelerdir?” diye soruyorum. Çünkü bahsedilen olaylarla alakalı olarak 2014 seçimlerinde YSK farklı bir karar vermişti. Yani seçim listeleri kesinleştikten sonra ortaya çıkan usulsüzlüklerde seçim iptal olmamış, sadece kişiler ceza almıştı. Bilmediğimiz başka olaylar olmuşsa açıklanması lazım. Bu geçiştirilecek bir durum değil.

2. “O zaman bu olayları kimler yapmıştır?” diye soruyorum. Eğer oy “namus” ise, ki bana göre öyle, namusumuza göz dikenlerin, oy verenleri mağdur edenlerin, kanuna aykırı iş yapanların kim olduklarının açıklanması gerekir. Bu kişilerin adliyeye sevk edilip edilmediğini ve neyle suçlandıklarını bilmemiz gerekiyor.

3. “Bu işlere karışanlar daha önceki seçimlerde de görev almışlar mıdır?” Eğer öyleyse daha önceki seçimlerin de üzerinde şaibe var demektir. Kamuoyunun bu konuda mutlaka bilgilendirilmesi lazım. İdare, “Daha önce de görev almışlar ancak bu sefer yakalayabildik” demekten korkmamalı. Sorumlular cezalarını çekmeli. Bir daha böyle bir rezalet olmamalı.

4. “Seçimin şaibeli hale gelmesine sebep olanlarla ne ceza verilecek?” Bu soru da önemli, “Kanunda yazıyor, aç oku” diyerek geçiştirilecek bir durum değil bu. Eğer bir usulsüzlük var ise ne şekilde cezalandırılacağının, böyle işlerin kimsenin yanına kar kalmayacağının toplum tarafından bilinmesi gerekiyor.

“Bundan sonraki seçimin garantisi ne olacak?”

5. “Seçim güvenliğini sağlayamayanlar hakkında ne işlem yapılacak?” Bu da çok önemli ve cevabını arayan bir soru. Eğer seçimin güvenliğini sağlamakla görevli olanlar görevlerini yapamamışsa, o zaman bu başarısızlığın veya ihmalin karşısında gereğini yapmak zorundalar. Yani istifa etmeliler. Eğer istifa etmiyorlarsa, devletin bu konuda adım atması ve onları görevlerinden alması gerekir ki bir daha böyle olumsuzluklar yaşanmasın.

6. “Bundan sonraki seçimlerde oyların güvende olmasını nasıl sağlayacağız?” Yukarıda sorduğum 2 ve 3 numaralı sorulara cevap bulmadan bu soruya cevap verilmesi imkânsız. Seçimlerin sağ salim bitmesinden sorumlu olanların ihmali olduğu ortaya çıkarsa ki çıkmalıdır, vatandaşa bundan sonraki seçimler hakkında elle tutulur güvenceler verilmesi gerekir.

7. Son soru en önemli soru: “Madem halkın oyları yani namusu korunamadı, kim özür dileyecek, kim istifa edecek?” Elbette, siyaset tarihinde ender rastlanan ve toplum vicdanını derinden yaralayan bu olay karşısında, halktan aldığı güçle halkın tercihlerine göre hareket etmesi gereken, halkın namusu, canı ve malından sorumlu kişilerden hangileri, makam ve mevki farkı gözetmeden, bu olaydaki sorumluluğunu kabul edecek ve gereğini yapacak?

Eğer yukarı yazdığım sorulara toplumun vicdanına hitap edecek, yürekleri soğutacak cevaplar verilirse, herkes rahatlayacak ve piyasalar da sakinleşecektir. Aksi taktirde ortaya çıkan kaos ve güvensizlikle beraber Türkiye’nin de algısı giderek bozulacaktır.