Aradan neredeyse 2500 yıl geçmiş olmasına karşın Antik Yunan’ın düşünce dünyası hâlâ bugünü etkilemeye devam ediyor. Modern zamanlarla birlikte ‘gelişme’nin geçmişten geleceğe doğru ilerleyen bir olgu olduğu kanısı yaygın olsa da sözü edilen ilerlemenin daha çok bilim, teknoloji ve onlar sayesinde edinilmiş gündelik yaşam konforunu kapsadığını söylemek daha doğru olsa gerek. 2019 yılında yaşıyor olmak, 2500 yıl önce yazılmış felsefi bir metni anlamayı peşinen ne yazık ki olanaklı kılmıyor. Pitagoras, Parmanides, Demokritos, Sokrates, Platon ve Aristoteles metinleri ile karşılaşınca modern zamanlara ait bireyselliğin getirdiği özgüvenin ne kadar da içeriksiz olduğu ortaya çıkıyor.
Antik Yunan bugünü etkilemeye hâlâ devam ediyor çünkü tartışılan konular güncelliğini hâlâ koruyor. Gündeme dair yapılan sokak röportajlarının Twitter ve Facebook’ta sürekli paylaşıldığını hesaba katarak son zamanlarda cehalete dair eleştirilerimizin epeyce arttığını söylemek mümkün. Peki, Antik Yunan acaba bu konuda bize ne diyor? Bir bilge kadını; Diotima’yı dikkate almalı.
Diotima, Sokrates’in, ‘Aşk’ konusunda kendisine öncü ve eğitmen olarak gördüğü bir kâhindir. Symposium’da aralarında geçen diyalogda Sokrates, Diotima’nın karşısında kendisini tıpkı deneyimsiz bir öğrenci gibi bulur; Sokrates’e göre Aşk büyük bir Tanrı’dır ve güzelin sevgisidir. Diotima, Sokrates’in bu düşüncelerini çürütünce Sokrates, “Ama herkes Aşk’ı büyük bir Tanrı sayıyor,” der. Ve Diotima sorar:
- Herkes dediğinde bilenleri mi, bilmeyenler mi söylüyorsun?
- Hepsi birden.
Sokrates ve Diotima arasında geçen bu diyaloğun belki de en kritik yerlerinden biri tam da ‘bilenler-bilmeyenler’ ayrımının yapıldığı bu noktadır. Bu durum bize ister istemez yaşamı bir faaliyet, faaliyetlerin kaynağını da Psukhe olarak gören Antik Yunan’da bilginin mümkün olmadığı Doxa’yı hatırlatır. (Psukhe yerine çevirilerde yaygın olarak ‘ruh’ kelimesi kullanıyor olsa da Antik Yunan’da psukhe’den kastedilen şey bizim bugün ruh kelimesine verdiğimiz anlamla örtüşmüyor, bu nedenle kelimeyi orijinal biçimiyle kullanmayı seçtim. Doxa; sanı, zan, zannetmek anlamına gelmektedir.)
İnsan zihninin bir faaliyeti, bu faaliyetin ürettiği içerik ve dünyanın kendisini üreten şey olarak karşımıza çıkan Doxa’nın temel özelliklerinden biri çelişkidir. Marcel Detienne Hakikatin Efendileri isimli eserinde Doxa’nın, Deadalus heykelleriyle aynı doğaya sahip olduğunu belirtir; sıvışırlar ve yok olurlar. “Onların müphem yönlerini Platon’dan daha iyi kimse tespit edemezdi,” diyen Detienne, Platon’un bu şeylerin doğasını açıklarken bunları şölenlerde söylenen çift anlamlı sözlere ya da çocukların bilmece oyunlarına benzettiğini belirtir. Bu bulanık dünyada her kelime karşıtıyla yan yanadır ne vardır ne yoktur ne kendisidir ne de öteki. Doxa’da tecrübe edilen bir çelişkidir ve bu çelişki Doxa’da bilgi olanağına izin vermediği için bir varlıktan söz edilemez ve dolayısıyla cehalet kaçınılmazdır.
Tecrübi olanın tamamı ve hatta onu olanaklı kılan matrisi de üreten Doxa, algı ve hegemonikonun (muhakeme) birlikteliğinde kendine olanak bulurken sınırın kendisi olan soma (beden) sınırlı ve sonluluğa tabi olanı (algılanan) algı nesnesi olarak üretmektedir. Tüm faaliyetlerini ölümü ertelemek üzere kuran beden, imal ettiği bu çelişki dünyasında yaşamın bundan ibaret olduğuna dair bir inanç taşırken Platon başka bir imkân daha olduğunu söyleyen kişidir. Bu imkânın ne olduğunu anlayabilmek için Antik Yunan’ın Psukhe dediğinde neyi kastettiğine odaklanmak gerekir, zira bu imkân Psukhe’nin hareket etmesi ile var olabilecek bir durumdur.
Verili bir merkezi ve bütünlüğü olmayan, nüfuz eden, nüfuz edilemeyen, kararlılığın ve direnişin yok oluşu olan Psukhe yaşam ve faaliyetin kaynağıdır. Kendi kendini hareket ettiren, otokinetik bir enerji alanı olan Pshuke, sınır olan, ölüm karşısında konumlanmış olan beden tarafından engellenmiş olsa da insan eylemi ile açığa çıkacak olan şey ölümü aşan bir faaliyettir. Antik Yunan’da modern zamanların (Hristiyanlık sonrası) bir ön kabul olarak verili kabul ettiği insan içeriğini bulamayız, bu durumu dikkate almak Psukhe’nin anlaşılmasında oldukça önemlidir.
Psukhe sonsuz ve sınırsız kapasiteler ve potansiyellerden oluşur fakat bu imkân ancak insan faaliyetinde varsa gerçeklik kazanır. Yaşamı faaliyet olarak tanımlayan Antik Yunan’da Psukhe yaşamı mümkün kılan güçtür. Ancak Psukhe’deki bu imkân onun Doxa ile olan ilişkisinde bir cehalet perdesi ile örtülmüştür. Symposium’da Diotima şöyle der:
“Cahil olmanın zor yanı; cahil kişi güzellikten, iyilikten, akıldan yoksunken bunların hepsinin kendinde toplanmış olduğunu zanneder. Bunlardan yoksun olduğunu bilmeyen kimse ne diye kendinde olmayanın peşine düşsün?”