Mayıs ayında başlayan hareketli günler durmadan devam ediyor. Tatil ile karşıladığımız ay, hem dalgalı seyreden ekonomik verileri hem de politik gelişmeleri beraberinde getiridi. Seçimlerin tekrar kararına hızla yükselen ve geri gelen döviz kurları eşlik etti. Kısa bir süre için bile bunu değerlendirenler karlı çıktı.
İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi olası tatil planlarının yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. Okulların kapanması ile hareketlenecek olan sahil beldeleri o haftasonuna kinayeli sebeplerle doğal bahaneler üretti. Kimi sahillere kar yağacağını, kimileri ise tamamen kapalı olduklarını açıkladı. Bakalım sonuç bize neler gösterecek?
Yazılarımda her türlü yenilikten, girişimcilikten ve start-up projerinden bahsetmeyi seviyorum. Bu yazımda da sizlere bir eğitimci olarak Türkiye’de varolan eğitim sistemine getirilmesi beklenen yeniliklerden söz etmek istiyorum.
Eğitim alanlarında hedeflenen yenilik paketleri gençlerin geleceğine yön vermekte bir hayli önemli rol oynayacak gibi duruyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk sisteme dahil etmek istediği yenilikleri açıkladı. Sınav odaklı değil yetenek doğrultusunda öğrenme odaklı sistemi seçiyor. Sosyal ve duygusal becerilerin ön plana çıktığı bir model ile ilerlemek istiyor. Kısacası dünya standartlarını görebilmek adına köklü değişikliklerin kapısını aralıyor. Gençlere daha yaratıcı ve yeteneklerine paralel ilerlemelerini sağlayacak alanlar açılmak isteniyor. Bakan Selçuk’un projeleri iki yıl içinde kendisini gösterecek. Peki bu projelerin bir sonraki adımında neler olacak? Gençlerin iş dünyasına adım attıklarında kendilerini çağı yakalamış ve yenilikleri tasarlayıp yönetebilen neslin arasında adlarını eklemek olacak.
Üniversitelerde ve eğitim kurumlarında yenilikler, yatırımlar, projeler konuşuladursun yapay zeka sistemi her alana hakim oluyor. İşe alımlarından tutun otomatik mail gönderme sistemlerine, telekomünikasyondan akıllı otomasyon sistemlerinde karşımıza çıkıyor. Artık düzen robotik yönde ilerliyor. İş görüşmelerinde ve mülakatlarda ses tanıma sistemi ve mimikler adayın değerlendirilmesinde etkin oluyor. Bunun yanı sıra yapay zeka robotları çeşitli parametrelerle ihtimalleri hesaplıyor ve objektif sorular sormaya odaklanıyor. Yapılan değerlendirmeler daha olumlu, daha mutlu ve verimli geri dönüş cevaplarını karşımıza çıkarıyor.
İş dünyasının dışında ise robotik düzeyde tasarlanan oyuncaklar ve oluşturulan programlar sayesinde çocuklarımızın evlerde yaptıkları robotlar günümüzün en gülümseten oyuncağı oluyor.
Bu mekanik sistem etkilerini aynı zamanda sanatsal alanlarda da görmek mümkün. Tasarımlar artık bu yönde ilerliyor.
Geçtiğimiz sene UOML bünyesinde İngilizce bölümü tarafından oluşturulan oğlum Eytan’ın başrol oynadığı bir piyeste birinci sınıf çocukları bunu en güzel şekilde sergilemişlerdi. Piyesin sonunda robotların doğru kodlamalarla birçok işi en iyi şekilde yaptıkları gösterilirken sosyal duygusal zekâya yapılan göndermelerdeki ironilerde unutulmamıştı.
Bu yapılara paralel olarak sosyal duygusal yönü gelişmiş, empati kurabilen ve eleştirel düşüncelere saygılı bireyler yetiştirebiliyorsak ne mutlu biz yeni nesil eğitimcilere!