Norveçli sinemacılar bu yıl vizyona yeni bir film kazandırdı. Güney Kutbuna tarihte ilk kez ayak basan Norveçli kaşif Roald Amundsen’in yaşamöyküsünü sinemaya uyarladılar. Çekimleri İzlanda ve Norveç’te yapılan film kutuplara yolculuğu şahane bir görsellikle canlandırıyor. Binlerce kilometrekareye yayılan buz tabakaları üzerinde uzaklardaki güneşin yalın yansımaları kuzey coğrafyasına ilgimi besliyor. Sinema, bir kez daha seyirciyi gündelik yaşamdan bambaşka yerlere götürüyor.
↔↔↔
Annesi tarafından tıp okumaya yönlendirilen Amundsen, annesini 21 yaşında kaybetmenin ardından denizlere açılır. Henüz on yaşındayken kaşif Fridtjof Nansen’in 1888 yılında Grönland’ı geçmesinden çok etkilenmiştir. Otuzlu yaşlarının başında Atlantik ve Pasifik Okyanusları arasındaki Kuzeybatı Geçidini aşan ilk kaşif olarak ses getirir. Bu süreçte Amundsen ve ekibi yerli kabilelerden Artik coğrafi koşullarında hayatta kalmaya dair önemli bilgiler öğrenir. Filmde de tekniğin gelişimine karşılık köpekli kızaklarla hareket etmenin önemi vurgulanır.
Norveç Kralı 7. Hakan’a bağlılığını dile getiren Amundsen’in amacı Kuzey Kutbunu ilk keşfeden ademoğlu olmaktır. Ne var ki kaşif Frederick Cook Kuzey Kutbuna ulaştığını bildirince Amundsen rotasını gizlice güneye çevirir. ’Fram’ gemisi ile çıktığı bu yolculukta kaşif bütçeyi sağlamakta zorlanmıştı. Aylar süren yolculuk ve hazırlıkların ardından ilk deneme -53 C’ye inen hava koşulları nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanır. İkinci denemede ekip yola 52 köpekle koyulur ve 56 günlük yolculuğun ardından kutba ulaşılır. Köpekler bu yolculukta aynı zamanda besin kaynağı olmuştur. 14 Aralık 1911 tarihi kutba insanlığın ayak basışını kaydeder.
Oslo’da karşılanan Amundsen artık kahramandır. Film kaşifin özel yaşamına, ağbisiyle bozulan ilişkilerine, kişisel hırsına, hatta kin tutmasına, İngiliz kaşiflerle rekabetine odaklanır ve bu zorlu yaşamın dramatik yönlerini ön plana çıkarır. Güney Kutbundaki başarısının ardından Amundsen yedi yıllık bir kuzey keşif yolculuğunun kaptanlığını üstlenecektir. Bu seferde kolunu kırmak kadar kutup ayılarınınn saldırısına maruz kalmak da vardır. Maceralı ve tehlikeli hedefler giderek büyür. Amundsen Kuzey Kutbunu uçakla geçmeyi dener. Uçaklar yolculukta zarar görür. Onlardan haber alınamayınca kaybolduklarına kanaat getirilir. Oysa hasarlı N-25 uçağıyla kurtulmak için Amundsen ve ekibi günde sadece 400 gram beslenerek, 600 ton karı küreyerek bir kalkış pisti yaratırlar. Hayatta kalış zaferin kendisidir.
İtalyanlar’ın tasarladığı ’Norveç’ adlı balonla Amundsen kutbu havadan geçen ilk kaşifler arasındadır. 55 yaşında kaybolan ’İtalya’ balonunun mürettebatını kurtarmak için çıktığı yolculukta o ve ekibi kaybolur ve kaşifin cesedine ne yazık ki hiçbir zaman ulaşılamaz... Anılarını kitaplaştıran Amundsen’i okumak da şimdi gelecekteki düşüncelerim arasında.
↔↔↔
İnsanoğlunun doğa karşısındaki sınavı hep çetin. Günümüzde Güney Kutbunda bir araştırma enstitüsü bile kurulu. Yüzyılımızın sınavı dünyada ayak basılmadık coğrafyalardan ayak basılabilecek bir dünyaya doğru değişiyor. Küresel ısınma ve iklim değişimi konusundaki kaygılar İsveç medyasında gündemin hep üst sıralarında. Bu doğrultuda toplumları uyaran felaket senaryoları da filmlerde sınırlı kalsın isteriz. Demek ki yeni kahramanlık hikayelerini çevre bilincini daha iyi anlatıp, pekiştiren bireyler ve ülkeler yazacak.