Sınav zamanları

Violet ALALOF Köşe Yazısı
19 Haziran 2019 Çarşamba

Bazen hayat çok zorlar insanı. Kayıplar, rahatsızlıklar, ayrılıklar, değişimler insana tokat gibi gelebilir. Çaresiz, yalnız, korkmuş hissedebiliriz. Başa çıkamayacağımızı zannedebiliriz. İşte böyle zamanlarda hatırlamamız için internette alıntı bir yazı çıktı karşıma sizlerle paylaşmak istediğim:

“Cherokee Kızılderililerinin 12-13 yaşına gelen erkek çocuklarına uyguladıkları bir sınav vardır. Babası bir akşam oğluna artık erkek olduğunu kanıtlamak için bir sınavdan geçmesi gerektiğini söyler ve onu ormanın içlerine götürür. Orada oturması için bir ağaç kütüğü gösterir, çocuğun gözlerini bağlar ve onu gece boyunca yalnız bırakacağını belirtir. Çocuk bağırmamalıdır, gözlerini de sabahın ilk ışıkları bağın arasından süzülene kadar açmamalıdır. Orada kütüğün üzerinde sessiz kıpırdamadan sabahı beklemek zorundadır. Bunu başardığı zaman çocuk erkek olarak kabul edilir. Yaşadığı bu sınavı da başkasına anlatması yasaktır. Her erkek çocuk geceyi/sınavı yalnız bir başına yaşamalıdır.

Sınav zordur. Doğal olarak çocuk korkar. Rüzgârın sesi, orman hayvanlarının bağırtıları korkunçtur. Her yönden çıtırtılar, yaklaşan ayak seslerine benzer gürültüler gelir. Çocuğun aklından bin bir türlü korkunç olasılıklar geçer durur. Ama sınavı geçmek ve erkek olabilmek için sabırla beklemek ve gözünü açmamak zorundadır.

Korkunç gecenin sonunda güneşin ilk ışıkları ile birlikte çocuk gözünü açar ve karşısında sessizce kendisini izleyen babasını görür. Onu yalnız bırakıp gideceğini söylemiş olan babası aslında bütün gece orada sessiz oturmuş bir tehlike durumunda oğlunu korumak için beklemiş, oğlunu sınavını yaşarken izlemiştir. Bu sınavı birlikte yaşayan baba ile oğul birbirlerine çok farklı bağlanırlar, baba oğlunu anlar çünkü aynı sınavdan geçmiştir, aynı zamanda oğul da babası için ne kadar değerli olduğunu anlar.

Hepimiz bazen korkunç, acı veren, çözümsüz sandığımız, anlamadığımız sınavları yaşarız. Bu sınavlar kendimizi kanıtlamak için de olabilir.

Her sınavla birlikte yaşamı anlar ve olgunlaşırız. Zaman zaman yalnız kaldığımızı da sanırız ama eğer oyunu kuralına göre oynarsak daima birileri, hatta sınavı yapan, bizi gönüllülükle gözetir…”

Hayat son yıllarda aynı renklerde gözükmüyor bana. Tozpembeler grilere karıştı sanki. Bu hissime alışmak çok kolay değil ancak daha gerçek geliyor. Yaş almanın getirdiği bir şey olsa gerek... Yaşadıklarım ve etrafımda yaşananlar bana hayatın pek de kolay olmadığını gösteriyor. Ya da hayat ‘bir de buradan bak’ diye beni sınıyor. İstediği buysa başarılı olduğumu söyleyebilirim. Bakış açım değişti. Daha gerçekçi bakabiliyorum artık. Hayat çok güzel derdim; şimdi de diyorum bir eklemeyle: İnsan olmak zor... Yine de benim pozitif tarafım, zor zamanlarımızın bizim insan aklımızla anlayamayacağımız büyük bir düzenin bir parçası olduğuna ve bizim en iyi halimize ulaşmamız için gönderildiğine; hep korunup kollandığımıza inanıyor. Bütün gece acı çekip, korkan çocuğun babası tarafından kollandığı gibi...

Hayat yolunda koruyup/kollayanlarımız, elimizi tutanlarımız, şefkatle yaklaşanlarımız, hayatımıza dokunanlarımız bol olsun...