Türk halkının yüzde 71’i İsrail’i neden tehdit olarak görür?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
10 Temmuz 2019 Çarşamba

Türkiye’nin yüzde 71’inin küçücük İsrail Devleti’nin kendileri için tehdit olarak gördüğünü biliyor muydunuz?...

Kadir Has Üniversitesinin her sene yaptığı Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması bu sene de üzerinde düşünülmesi gereken bulgular ve halkın kimi algılardaki ortaya çıkan çelişkileri ile birlikte mutlaka değerlendirilmesi gereken kıymetli bir çalışma olmuş.

27 Mayıs – 20 Haziran tarihleri arasında yapılan araştırma, Türkiye’nin genel ve ortalama cinsiyet, yaş ve eğitim durumuna göre seçilmiş 1000 kişi işe yüz yüze yapılan görüşmelerde alınan cevapları içeriyor.

Saha araştırmasında Türk halkına Türkiye’nin dış politikasını yönlendiren gelişmeler hakkında sorular sorulmuş ve hükümete ve dış politika karar vericilere yön verebilecek çeşitli algı sonuçları ve tercihler ortaya çıkarılmış.

Siyasi veya kültürel çeşitlilik açısından yine Türkiye ortalaması olarak kabul edilen ve kendilerini dindar (yüzde 27), milliyetçi (yüzde 23,5), muhafazakâr (yüzde 10.4), Cumhuriyetçi-Kemalist (yüzde 18,5), sosyal demokrat (yüzde 9,5) - ve diğerleri - olarak tanımlayan kişilerle yapılan görüşmeler Türkiye geneli için artı eksi yüzde 3 yanılma payıyla en doğru sonuçları gün yüzüne çıkarmış.

Bazı sonuçları irdelemeye girmeden önce, sorular yöneltilen 1000 kişilik kitlenin içinde, bugüne değin, örneğin ‘patriot’ kelimesini hiç duymayanlarının oranının yüzde 57, yine örneğin ‘Gümrük Birliği’ tanımını hiç bilmeyenlerin de oranının yüzde 64 olduğunu hatırlatmakta fayda var…

Çıkan en ilginç sonuçlardan biri şüphesiz halkın Türkiye için tehdit olarak gördüğü ülkelerin profiline ait.

Türkiye’nin yüzde 81’i, stratejik ortağımız ve üyesi olduğumuz NATO’nun lider ülkesi ABD’yi ülkemiz için en büyük tehdit olarak görmekte. Üstelik bu oran geçen sene yüzde 60 sınırlarındaydı. ABD Başkanı Trump’ın Türkiye için her vesilede yumuşak ve sorunları alttan alan yaklaşımına rağmen ABD’yi en büyük tehdit olarak görmemizi anlamak biraz zor olsa gerek. Üstelik başka bir soruda, aynı halkın NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini yüzde 61 gibi yüksek bir oranla dile getirmesi kafalarımızın epey karışık olduğunun en büyük göstergesi olsa gerek. Ayrıca ülkemize bir saldırı olması durumunda yardımımıza - tehdit olarak gördüğümüz ABD liderliğindeki - NATO’nun geleceğine inananların sayısı da yüzde 70 sınırında. Bir ülkeyi hem tehdit olarak görmek, hem de başka bir ülkenin saldırısı durumunda ABD’nin bize yardım edeceğine inanmak... Bu, hayli önemli bir çelişki olsa gerek.

Halkın, Türkiye için en büyük tehdit olarak gördüğü üçüncü ülkenin ise, dış ticaretimizin yarısından fazlasının gerçekleştiği Avrupa Birliği ülkeleri olması da bir başka garip sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik Avrupa Birliği’ne girmek isteyenlerin oranının yüzde 60’larda olması, tehdit algısının gerçekte karşılığı olup olmadığını da düşündürtüyor.

Batı dünyası ile ilgili bu tehdit algısının nasıl ve kimler tarafından yaratıldığı ve manipüle edildiği de sorulması gereken başka bir hayati soruyu da gündeme getiriyor olsa gerek.

İkinci en büyük tehdit algısına sahip olduğumuz ülke ise yüzde 71 ile İsrail olmuş. Bu oran geçen sene yüzde 54 idi. Tehdit algısındaki bu yüksek artışın nedenini anlamak hem kolay, hem zor.

İsrail’in Türkiye’yi tehdit edecek herhangi bir davranışta bulunduğuna şahit olunmazken, iki ülke arasında her gün 10 civarında yolcu uçağı gidip gelirken Türkiye’nin nüfusunun onda birine sahip bu küçük ülkenin nasıl da Türkiye’ye karşı bir tehdit oluşturabileceğini idrak etmekte zorluk çekmek pekala da mümkün olmalı.

Batı düşmanlığını pompalayan kimi etkili odakların İsrail-Filistin meselesini gerekçe göstererek, Türk halkına İsrail’i kendisine yönelik tehdit olarak algılatmalarını da tarih bir gün yazacaktır umarım.

Başka bir soruya verilen cevapta ise Ortadoğu sorununda Türkiye’nin tarafsız arabuluculuk yapmasını isteyenlerin oranının yüzde 40 olduğu gerçeğinden hareketle, İsrail konusunda kimi vatandaşlarımızın kafalarının karışık olduğu görülmekte. Bu arada İsrail ile Türkiye’nin normalleşmesini istemeyenlerin oranının da yüzde 50 olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Araştırmada Türkiye’nin dış politikasını başarılı bulanların oranının ise yüzde 30 gibi düşük kalması bir başka ilginç bulgu olarak kayda geçmekte.

Denizin bir hayli öte tarafında bulunan Hindistan’ı bile halkın üçte birinin ülkesi için tehdit olarak görmesinden hareket ederek, “Biz nerelerde bir şeyleri yanlış yapıyoruz”u sormanın veya herkesi düşman gören ruh halimizi sorgulamanın vakti gelmedi mi?

Veya kafalarımız neden bu kadar karışık?