Hukat peraşası ‘para aduma’ konusunu işleyerek başlar. Ölü ile temasta bulunan kişinin saflaşmasının tek yolu para aduma prosedürüne tabi tutulmasıdır. Bunu anlamak elbette kolay değildir. Tora’daki pasukların en derin hallerini bilen ve öğrenen Şelomo Ameleh bile bu pasukla karşılaşınca “bilge olduğumu zannettim meğer benden çok uzaktaymış” sözünü söyler. Bu pasuk bizlere Tora öğreniminin anlaşılması, kolay olmayan birçok sırla dolu olduğunu ve öğrenmek için ciddi çaba göstermek gerektiğini kanıtlar.
Tora’da yer alan ve ‘mişpatim’ gurubuna giren emirleri akılcı bir şekilde anlamak kolaydır. Çünkü bu emirler açık ve nettir. Maddiyat veya hesed ile ilgili mitsvalar insanlar tarafından daha çabuk bir şekilde öğrenilir ve uygulanır. Ancak ‘hok’ dediğimiz kurallar, ‘kviat Elokit’ dediğimiz, Tanrı tarafından belirlenmiş ve açıklanmamış emirlerdir. ‘Hok’ sözcüğü ‘hakika’ isminden türer. Bu isim hak edilmiş, kazınmış, işlenmiş anlamına gelir. Tanrı, insanoğluna bunlar için ‘anlamasan dahi Bana güven ve yerine getir’ demektedir. Çünkü mitsvaların amacı insanı özellikle manevi anlamda yüceltmektir. Rabiler burada bir soru sorar. İnsanın anlayarak yaptığı mitsvalar mı daha etkilidir yoksa bilmeden sadece Tanrı emrettiği için yerine getirilen mitsvalar mı daha özeldir? Bunun cevabı aslında açıktır. Anlamı bilinmese de yerine getirilen mitsvalar o kadar çoktur ki birçoğunu bilmeden anlamadan yerine getiririz.
Sözgelimi ‘brit mila’ bir hoktur. İstediğiniz kadar tıbbi neden bulmak mümkündür. Neden sekizinci günde yapıldığı ile ilgili birçok açıklama vardır. Ama neden tek ve açıktır. Tora’da Tanrı emretmiştir. Sekizinci günde ‘brit mila’ yerine getirilir.
Pesah Bayramında matsa yemek için de öyküler, anlatımlar vardır. Ancak daha ortada Pesah yokken bile Avraam ve Lot matsa pişirmektedirler. Daha Mısır sürgünü yokken bunun anlamı sadece tek bir nokta ile açıklanabilir. Tanrı emretmiştir. Yerine getirilmelidir.
Yüzeysel olarak kâğıda veya başka bir nesneye işlenmiş yazılar, ifadeler silinebilir. Ancak işlenmiş, hak edilmiş, kazınmış ifadelerin silinmesi olanaksızdır. Hok dediğimiz mitsvalar insanın ruhuna işlenir. Rabiler bunların ‘hakika benefeş adam’ olduğunu ifade ederler. On emir taş tabletlere hakuk durumdadır. Saadya Gaon bütün Tora’nın on emirde yer aldığını öğretir. Canımıza işlemiş olan bu emirler yerine getirildiğinde insanı yüceltir.
İnsanoğlu zor zamanlarında kendini suçlamaya alışkındır. Maddi açıdan zor bir dönem geçirdiğinde iş hayatında “nasıl bu yanlışları yaptığını” sorgular. Evlilik hayatındaki başarısızlıklar için ya eşlerini ya da kendilerini sorumlu bulurlar. Çocukların yetiştirilmesindeki sıkıntılar aynı şekillerde sorgulanır. Aslında insanın bunları aşmasının iki önemli yolu vardır. İlki kendine güvenmek ve kendini yapabildiğince geliştirebilmek. Bu her zaman çok zor bir yoldur. İnişler ve çıkışlarla doludur. İkincisi daha kolay gibi görünür ama o yol da mutlak bir güven üzerine kurulmuştur. Bir yandan çaba gösterirken kendini Tanrı’nın merhametine teslim etmek. Pasuk Tanrı sevgisinin ebedi olduğunu “aavat olam aavtih” ifadesiyle öğretir. Tanrı cezalandırsa da uyarsa da ebedi bir sevgi hep üzerimizdedir. Aksi durumda var olmak mümkün değildir. İnsanın bilmesi gereken şey Tanrı’nın her şeyi mutlaka iyiliğimiz için yaptığıdır. İnsanoğlu için gün sabah ile akşam arasıdır. Yaşam ise doğumdan ölüme kadardır. Tanrı ebedidir ve ‘büyük resmi’ bizim asla göremeyeceğimiz gibi görür. Tanrı bizden farklı düşünür.