“Yeni Kalkınma Planımızın analizi...”

Emre ALKİN Köşe Yazısı
17 Temmuz 2019 Çarşamba

Geçenlerde açıklanan 11. Kalkınma Planı üzerine yorum yapmam gerekirse her şeyden önce daha önce yapılan kalkınma planlarına göre 2023 hedefleri konusunda daha muhafazakâr yaklaşımlar seçilmiş olduğu gözüküyor. Buna rağmen bazı hedefler hâlâ oldukça cesur şekilde belirlenmiş diyebilirim.

Öncelikle Milli Gelir beklentilerinden bahsedelim: Daha önce 2013 yılında tamamlanan 10. Kalkınma Planında 2023 yılında 2 trilyon dolar olacağı öngörülen GSYH, yeni planda oldukça mütevazı şekilde 1,1 trilyon dolara revize edilmiş. Bir önceki plandaki cesurdan öte cüretkâr belirlenmiş olan rakamın sebebi, o zamanlardaki paradigmanın 500 milyar dolarlık ihracata göre kurgulanmış olmasıydı. O zamanki planın sunuşu esnasında milli gelirin yüzde 25’i kadar ihracat yapılması hedefleniyordu. Aslında bu oran neredeyse bugün yakalandı ama ihracat beklendiği gibi bir sıçrama yapamadı. Yine de 11. Kalkınma Planındaki 2023 yılında 1,1 trilyon dolarlık GYSH hedefinin mantıklı bir hedef olduğunu söyleyebilirim. IMF, Türkiye’nin 2023 yılında 950 milyar dolar ile 1 trilyon dolar arasında ekonomiye sahip olacağını düşünüyor. Yani mantıksız bir hedef belirlenmemiş.

Kişi başına düşen milli gelirin yukarıdaki hesaba göre 2023 yılında 12.244 dolar olması bekleniyor. Bu rakam neredeyse 2013 yılındaki seviyeyle aynı. Yani 10 yıl boyunca yerimizde saymış gibi olacağız. Bu rakam aynı zamanda orta gelir tuzağından kurtulamayacağımızı da gösteriyor.

İhracat hedefi 2013’te 500 milyar dolar olarak belirlenmişti. Ancak söz konusu hedef belirlenirken 2023 yılında küresel ticaretin 32 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyordu. Türkiye’nin küresel ticaretten yüzde 1,5’luk bir pay alma hedefi vardı. Dolayısıyla 500 milyar dolarlık ihracat mantıklı gözüküyordu. Ancak 2014-2018 yılları arasında küresel ticaret olduğu yerde saydı.  Bu yıl ise 20 milyar doları aşıp aşamayacağı merak konusu. Özetle, bir önceki planda ihracat hedefinin küresel ticaretteki olumsuz gelişmeler sebebiyle ‘tutarsız’ hale geldiği gözüküyor. Bu seferki hedef 226,6 milyar dolar. Yani ilk hedefin yarısından da az bir rakam. Bana göre mantıklı. Belki bundan da fazlası gerçekleşebilir.

İşsizlik öngörüsü yeni planda yüzde 9,9 olarak gerçekleşmiş. Açıkçası 2013 Planındaki yüzde 5’lik hedef zaten tutarsızdı. Elimizdeki büyüme modeliyle işsizlik platosunu yüzde 9,5’ten aşağıya düşürmek mümkün değil. Bu sefer daha mantıklı davranıldığı gözüküyor. Dolayısıyla bu öngörünün moral bozucu olsa da gerçekçi olduğunun altını çizmek istiyorum.

Bir önceki planda enflasyon hedefi biraz muğlak bir şekilde tariflenmişti: “Enflasyonun tek haneye indirilmesi”. Yeni planda ise enflasyon hedefi yüzde 5 olarak belirlenmiş. Bu hedefi Türkiye’de ezberlemeyen kalmadı. Dolayısıyla bir gün olacağına eminim. Hatta 2023 yılından da önce gerçekleşme ihtimali var. Ancak, iç ve dış konjonktürün müsaade etmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, yeni kalkınma planında bir öncekine göre makro parametrelerin daha realist bir yaklaşımla kaleme alındığı görülüyor. Bu durum 2023 yılına 2013 yılına göre daha yakında olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. İtiraf etmeliyim ki bir önceki planın birçok açıdan talihsizliği olmuş. Örneğin döviz kurlarının bu kadar sert yükseleceği, dünyanın bu kadar karışacağı tahmin edilememiş. Dolayısıyla bir önceki planın hedefleri oldukça tutarsız gibi gözüküyor. Bugünkü hedeflerin hepsi olmasa da büyük bir kısmı biraz daha elle tutulur gözüküyor diyebilirim.