“Washington we have a problem!”

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
28 Ağustos 2019 Çarşamba

Sarışın adam, etrafını çeviren onlarca gazeteci ve televizyoncunun önünde, bir süre sonra binip gideceği helikopterinin pervanesinin yarattığı sağır edici sese ve sert rüzgâra meydan okurcasına, bir sorunun ardından, bir an duraklar, sonra yüzünü gökyüzüne çevirir ve oradan teyit beklercesine, “Asıl seçilmiş olan benim” deyiverir.

Gazeteciler, ondan bu tür çıkışlara hazır olmalarına rağmen, bu kez ters köşeye yatarlar zira karşılarında kendisini adeta mesih gören bir ABD Başkanı ile konuşmaktadırlar ayaküstü.

Donald Trump, Çin ile ticaretin ülkesinin aleyhine geliştiği savından hareketle bir süredir Çin’e ekonomik savaş ilan edecekti. Bu konuda da diğer birçok konuda olduğu gibi geçmiş sekiz senelik Demokratların ve Obama’nın iktidarını suçlayacak ve ancak kendisinin bu işi halledebileceğini mesihvari bir ‘seçilmişlik’ özgüveni ve kibriyle etrafındakilerine anlatmaya çalışacaktı.

2020 sonbaharındaki ABD’de başkanlık seçimleri için Donald Trump erken start verecek, kazanmak için makyavelist politikalarını vakit geçirmeksizin hayata geçirmek üzere yola çıkacaktı.

Hedef tabii ki henüz başkan adayları belli olmayan Demokrat Parti olacaktı. Ve bu noktada ABD Yahudilerini futbol topu işlevine sokmayı tereddütsüzce ihmal etmeyecekti.

Eski antisemitizm’i hatırlatan çıkışlarıyla gündeme oturan İki Demokrat Parti vekili İlhan Omar ve Rashida Tlaib’in boykota çağırdıkları İsrail’i ziyaretlerinin muhtemelen Trump’ın İsrail’e baskısı sonucu yasaklanmasının ardından ortaya çıkan manzara, nereden bakılırsa bakılsın elem verici olacaktı.

↔↔↔

Napoléon Bonaparte 1807’de ülkesinin Yahudi liderlerini saraya çağırır ve 16 yıl önce eşit Fransız vatandaşlığı haklarını alan Fransa’daki Yahudilerin ülkeye sadık olup olmadıklarını ve Fransa’yı ülkeleri olarak görüp görmediklerini anlamaya çalışır. Cevap nettir. Fransız Yahudilerinin anavatanı Fransa’dır ve bu tartışılamayacak kadar kesindir. Ancak 1894’te Fransız Yahudi’si albay Dreyfüs, salt dininden dolayı iftiraya uğrayarak vatana ihanet suçundan tüm rütbeleri sökülerek cezaevini boylayacak, ancak uzun yıllar sonra suçsuzluğu ortaya çıkacak ve kendisinden özür dilenecekti.

Yahudilerin vatanlarına sadık olmaları yetmeyecek, yüzyıllardır süregelen antisemit iklimin varlığı her şeyin önündeki engel olacaktı.

Antisemitizmin daha sonra kıta Avrupa’sında nelere neden olduğunu ise tüm dünya hem görecek hem de seyredecekti.

İsrail kurulmadan önce sadakatleri sorgulanan Diaspora Yahudilerinin üzerine yapıştırılan sadakat meselesi, İsrail’in kurulmasından sonra daha da sertleşecekti kimi gelişen yeni sağ ve popülist akımlarının önderleri tarafından.

Antisemitizmleri sorgulanan bu iki ABD’li Demokrat vekilinin İsrail’i ziyaret etme planlarını, Donald Trump usta işi bir manevra ile kendi politikalarının aracı olarak kullanacak ve bu vekillerin, rakibi Demokrat Parti vekilleri olmasından hareketle ABD’li Yahudilere, “Eğer Demokrat Parti’ye oy verirseniz, Yahudi toplumuna sadakatsiz, İsrail Devleti’ne de aşırı sadakatsiz biri olacaksınız” deyiverecek ve bombayı orta yere bırakacaktı.

Antisemitlerin her daim Yahudilere atfen kullandıkları ‘çifte sadakat’ kavramını bu kez Trump kullanmaya çalışacak ve her ikisi de inançlı birer Yahudi olan damadı ve kızına rağmen tuhaf bir şekilde antisemit retorik kullanmakla eleştirilecekti.

Trump’ın bu çıkışı ilk olmayacak, geçtiğimiz yıl, Beyaz Saray’daki Hanuka yemeğinde onlarca Yahudi davetliye ‘ülkeniz İsrail’dir’ çıkışını yapacak, bir başka toplantıda salonda olan Netanyahu için de, ABD’li Yahudi dinleyicilere “Başbakanınız burada” diyecekti.

Diğer bir deyişle antisemitlerin uzun bir dönemdir kullandıkları, ABD Yahudilerinin ABD’den önce İsrail’e sadık olma argümanına benzer bir yorumun Donald Trump tarafından mealen dile getirilmesi doğal olarak ABD Yahudilerini şoke edecek ve Yahudi kurumlarının ezici çoğunluğun tepkisini çekecekti.

Evet, hem o iki Demokrat vekilin, hem de Trump’ın ABD Yahudilerini ‘iyi Yahudi, kötü Yahudi’ olarak bölmeye çalışmaları Yahudi toplumunun kimyasını bozmaya yönelik müdahaleler olarak görülecekti.

Donald Trump savunmaya geçecek, Evanjelist bir danışmanının mesajını twitter hesabına koyacaktı: “Donald Trump dünya tarihinde, Yahudilerin ve İsrail’in gördüğü en büyük başkanlarıdır. O, İsrail’in yeni kralıdır. İsrail Yahudileri onu çok seviyor. Ama ABD’li Yahudiler onu anlamıyor…’’

ABD’li Yahudilerin yüzde 70-75’inin hep Demokrat Parti’ye oy verdikleri gerçeği Trump’ın Yahudiler ile ilgili çifte sadakat kozunu kullanmasına yol açacak ama ABD Yahudilerini ayağa kaldıracaktı.

Demokrat Parti yöneticilerinin, kendi iki vekillerinin antisemit çıkışları karşısında fazla ses çıkarmamaları işin bir başka tuhaf boyutunu ortaya çıkaracak, Netanyahu hükümetinin çifte sadakat konusunu hiç eleştirmemesi ise, Trump’ın nereye evrileceği şüphe uyandıran İsrail ve sözde Yahudi aşkıyla açıklanabilecekti ancak.

↔↔↔

ABD Yahudilerinin büyük çoğunluğu Trump’ın bu çıkışları karşısında hem şaşkınlar hem de sinirliler. Trump’ı antisemit olmakla suçlayacak kadar ileri gitmiş durumdalar.

Oysaki Trump sadece 2020 seçimlerini kazanma derdinde. Bu yolda her şey mubah onun için, Yahudileri kullanmak da, onları bölmek de dahil olmak üzere.

Onu antisemit bulanlara, “Siz hiç antisemit Başkan görmediniz galiba” demek lazım belki de.

Lakin bugüne kadar da hiçbir Amerikan Başkanı, Yahudi vatandaşlarının sadakatini sorgulamamıştı.

ABD’deki Yahudileri, tarihlerinde olmadığı kadar ilginç ve belki de zor günler bekliyor artık.

“Washington, we have a problem!”