Final fobisini yenmek

Türkiye’de doğup büyüyenler, spor medyasıyla eğer biraz haşır neşir olmuşlarsa şu tür büyük puntolu manşet ve sürmanşetlerle (genellikle kırmızı renk olur bunlar) karşılaşmışlardır: “Olsun çocuklar!” “Bu sefer olmadı kızlar!”
“Yine geçemedik!”

İgal ERS Köşe Yazısı
11 Eylül 2019 Çarşamba

Türkiye’de doğup büyüyenler, spor medyasıyla eğer biraz haşır neşir olmuşlarsa şu tür büyük puntolu manşet ve sürmanşetlerle (genellikle kırmızı renk olur bunlar) karşılaşmışlardır:

“Olsun çocuklar!”

“Bu sefer olmadı kızlar!”
“Yine geçemedik!”

Bu manşet ve sürmanşetlerin altında ise kaybedilen bir final maçının sonucu, okuyucuları daha fazla üzmemecesine daha küçük puntoyla yazılır.

Daha geçen hafta FIBA Basketbol Dünya Kupasında Amerika Birleşik Devletlerine karşı son saniyelerde dört serbest atış kaçıran Milli Takım, önce maçı ve sonrasında turnuvadaki momentumunu kaybederken, Milli Voleybol Takımı yine finalde Sırbistan’a yenik düşmeye engel olamadı. Daha üzücüsü ise bu sonuçların, yani final maçı kaybetmenin, spor kültürümüzde normalleşmiş hale gelmesi. Bu sebeple spor bilimiyle uğraşanların üzerinde tezler yazdığı bu konuyu, naçizane bu yazıda kısaca da olsa masaya yatırmak istedim.

İlk olarak tek maç üzerinden oynanan final maçlarını kazanmak için şans gereklidir. Bu her ne kadar yadsınamaz bir gerçek olsa da bir bahane olarak kullanılmaktan vazgeçilmelidir. ‘Makûs talih’, ‘Kahpe kader’ gibi sorumluluktan kaçan deyimlerden uzak durulmalıdır. Tabii ki şansa gereken saygı gösterilmeli ancak tamamen onun arkasına sığınılmamalıdır. Çünkü gereken sorumluluk alınırsa, yapılan hatalar incelenir ve bir daha yaşanmaması için gerekli çalışmalar yapılabilir.

Örneğin, San Antonio Spurs 2013 Finallerinin altıncı maçında şampiyonluğa birkaç saniye uzaktaydı. Ancak Miami Heat’in kaçırdığı topun ribaundunu alamayan Spurs, o topun tarihin en iyi üç sayı atıcılarından Ray Allen’ın eline gelmesine engel olamadı. Sonucunda Allen eline gelen fırsatı tepmedi ve maçı uzatmaya götürdü. Önce uzatmayı sonra da maçı alan Heat, yedinci maçı da kazanarak o sene şampiyonluğu göğüsledi. Seri sonrası birçok izleyici (ben dâhil) “Ah o top oraya sekmeyecekti!” diye hayıflanırken, Spurs koçu ise “O ribaund niye alınamadı” diye düşünüyordu. Ertesi sezonun en başında bütün takım toplanarak yapılan hataları teker teker inceledi ve antrenman sahasına dönüp bu konular üzerinde çalıştı. Sonuç olarak 2014’te tekrar Heat’le finalde karşılaşan Spurs, bu sefer şampiyonluğu kaptırmadı.

Final kazanmayı öğrenmek için yapılması gereken ikinci şey, biraz tezat dursa da, kaybetmek ve kaybetmeyi bilmek. Bu ifade kulağa saçma geliyor farkındayım ama basketbol tarihinin belki de en büyük kazananının dediklerinden sonra biraz daha anlamlı gelebilir size:

“Kariyerim boyunca 9000’den fazla şut kaçırdım. 300’e yakın maç kaybettim. 26 kere, maçı kazandıracak topu kullandım ve kaçırdım. Hayatım boyunca tekrar ve tekrar başarısızlığa uğradım. İşte bu yüzden de başarılı oldum.” Bu cümleler, Michael Jordan’ın NBA Hall of Fame’e (Onur Listesi) giriş konuşmasının en vurucu cümleleriydi.

Eğer final kaybetme kültürü değiştirilmek isteniyorsa, sporculara küçük yaşta kaybetmekten korkmamanın öğretilmesi şart. Bunun için de özellikle sporcu yetiştirenlerin gençlere risk almayı teşvik etmesi gerekiyor. Böylece gençken risk almış ve kaybetmeyi sindirmiş sporcu, ilerleyen zamanlarda baskının arttığı anlarda içgüdülerine güvenebilecek ve gerekli hamleleri daha rahat yapabilecek konumda olacaktır.

Son olarak ise final kaybetme kültürünün gelişmesi için yapıcı eleştirel yaklaşımın ön plana çıkarılması gerekli. Bu yaklaşımın sağlıklı gelişimi aslında yukarıda belirtilen hem birinci hem de ikinci maddenin temelini oluşturuyor. Hem sporcular hem de onların hayatına dokunan her unsurun (ailelerden antrenörlere, seyircilerden medyaya) yapıcı eleştiri sunup kabul edebilmesi mutlak önem arz etmektedir. Ancak bu şekilde sporcular, final maçlarında verdiği saliselik kararlarda risk analizini en sağlıklı şekilde yapabilirler. 

Herhangi bir kültürün temel taşı onu oluşturan insanlardır, zaman içerisinde kültürel değişimler de yine onu oluşturan insanlardan kaynaklanır. Bu yüzden eğer spor kültürümüze yerleşmiş final kaybetmeyi aşmak istiyorsak, hep beraber çalışmalıyız.