Ahlakçı bir yerden yaklaşmam söz konusu değil. Zaten doğru ve yanlış kalıplarını derinlikli ve nitelikli bir anlayıştan saymıyorum. Zaman bir anda tüm doğruların üstünü çizdiği gibi yanlışları da göklere çıkarabilir. Çok örneği var. Önce hain sonra kahraman olanlar, gidenin arkasından gözyaşını sel yapanlar. Hatta bu topraklarda nedense en iyi insanın da yaşayanlardan olmaması meselemiz var. Hepsi bir yana deneyimin biricikliği ile ilgileniyorum. Kendimizi bozdura bozdura harcamamızı düşünüyorum. Her konuda ama! Saatlerce düşündüğün adam ya da kadın, günlerce kahrolduğun iş, yetmeyen gerekçelerin her neyse...
Hayat hepsinin üstesinden gelmek ve içinden geçmekte ilgili. Bundan zerre şüphe duymuyorum. Sadece bazı durumları anlamlandırmanın ötesindeyim.
Konu genç jenerasyon...
Henüz genç yaşta olanlar cinsel hayata merhaba diyorlar. Annelerden dinliyorum. Sahi o kadar erken mi? İlk tepkim istemsizce oldu. Otomasyondan davranmak istemediğim, çeşitli kalıplardan bakmak istemediğim için bence şöyle diye bir yorum kondurmak istemedim. Ama içime bir kıymık battı sanki kıyamadım. Cinselliği şeytanlaştırdığımdan değil aksine çok özgür şahane bir deneyim. Ruhla olursa insanı yeryüzünden sürükler. Ancak duyduklarım karşısında ilk önce bir yutkundum. Anlatan velilerin çaresizliği gözlerine yerleşmiş. Hepsi ayakları üzerinde duran sağlam çocuklar yetiştirmek istiyorlar, kontrol delisi olmanın derdinde değiller ama hep işte bir ama takılıyor herkesin dilinin ucuna en sessizsin bile boğazında bir ama var yutkunamıyor.
Çocuğum yok bilmiyorum. Olsa ne derim onu da kestiremiyorum. Şimdiki gibi mantıklı gerekçeler üzerinden mi yürürüm yoksa deli deli tepkilerim mi olur yaşamadan bilemem.
Herkes açısından 360 derece düşünsem de o ‘ama’yı zihnimden kovamıyorum.
Muhtemelen erken denen tanıma göre şartlanma sahibiyim.
Benim baktığım yerden yargılar içinde görüyor da olabilirim. Yine de onların da ‘ama’ları var. Fakat bir vücutta gezinen eller sadece sayı değil ki...
Yoksa sayılar hümanistçe başka bir şey mi söylüyor? Kararsızım. Benim jenerasyon kodlarımda ruha işleyen her şey var ellerde. İki insanın bir olması, kendi kader planlarını birbirlerine aktarması. Dokunmanın ötesinde artık ebedi tanışıklığa ulaşmaları ve daha niceleri var…
Konuya, “Genç yaştaki kızların/erkeklerin cinsel ilişkiye girmeleri normal mi?” gibi bir yerden bakmıyorum, bakamıyorum. Normal ne ki? Kim normal? Kime göre? Çoğunluk kurbanları olunca normal, kafanı kaldırınca zaten geçimsiz ya da anormal ya da asi diye yapıştırıyorlar başla başka tanımları…
Ben tanımların da ötesine geçerek başka bir şeye daha bakıyorum. Dinledikleri müziğin türü bir ipucu daha veriyor.
Çok hümanistler. Mero dinleyen gençler, “Bana sana bir şey olabilir” diye zihnilerinin derinliklerine kazıyorlar. Taşıdıkları anlayışa bakar mısınız? Oysa kaç jenerasyon “Sana bir şey olmaz” diye büyütülerek kimseyle ve birbiriyle bağ kuramadı. Yeniler bağ kuruyorlar. Hem de gerçekle bağ kuruyorlar. Otorite zerre umurlarında değil. Çünkü otoriteryen değiller. Önceki kuşaklar gibi otoriteyi yenme eğilimleri, akımları falan da yok zaten bildikleri, geldikleri gibiler. O yüzden de bu jenerasyonu kendi bildiğimiz doğrularla yetiştiremeyiz. Aksine onlar bizi yetiştiriyor. Eğer görürseniz. En basiti Birleşmiş Milletler’deki genç kızın sosyal medyada dolaşan konuşması. Siz kimsiniz diyor başka kelimelerle! Ve ne doğru. Gerçekten kimiz ki? Kendi açımdan, bizden önceki jenerasyonlar kendilerini bu dünyanın sahibi sana sana ölüyor. Her doğruyu onlar biliyordu.
O yüzden ne seviştiler ne de sevdiler insan gibi!
Şimdi ise yeni kuşak cinselliği de çok doğal bir yerden görüp hayatı içine alıyor.
Cinsellik dediğin Neale Donald Walsch’ın tanımıyla “sinerjik enerjinin karşılıklı sunumu.”
Sende ne varsa ona, onda ne varsa sana akması demek. En eskilerin tabiriyle bıçak bıçağa değmeden bilenmiyor haliyle bir olmak demek.
Ve hallerden hallere geçiş demek...
Yeni jenerasyonu kendi hallerimizle ve kelimelerimizle anlamak yerine onlara alan açmak ve onların deneyimlerini gözlemlemekten yanayım. Müdahaleyi insana yakıştıramadığımdan otoriteryen tavrı önce evde sonra da sokakta bırakmanın öncüsüyüm.