Aslında tanım bana ait değil, hakkını yemiyim Adriana Lima ile olan birlikteliğine atfen ilginç bir tespitti. Kendisinin kazandığını purolu adamların kaybettiğini söylemişti. Ya da öyle anladık. En güzel kız ‘yatırımcılar’ locasından yaratıcılar locasına geçiş yapmıştı. Bunu sınıf değiştirmek şeklinde yorumlamak çok ilginç olmayabilir ama kesinlikle değişik bir profil arzusu var işin ucunda. Kızlar arasında çıktığı adamlardan memnun olmayan ama hep de aynı tipte ısrar edenlere “artık cast mı değiştirsen” şeklinde biraz da sarkastik bir şekilde önerilir. Aynı adamlarla aynı şeyleri üstelik aynı şartlarda yaşamaya devam edilmesin diye... Neyse burada önce purolu adam tipolojisini açmak istiyorum. Tabi kendi içinde içtikleri purolara göre apayrı sonuçlar çıkarmak mümkün ama çok detaya girmek gerekli değil...
Bizde bir nevi zenginlik ya da güç sembolü haline dönen puro gariptir Freud için meditasyon gibi kendi başına kaldığı özel bir deneyimdi. Kaldı ki Freud’u düşününce insanın aklına önce içimize bastırdığımız arzulu duygular geliyorsa. O zaman puro içen adamlar libido sembolü mü olmak ister? Yahut bu tüten dumanın altında iyi sevişen bir adam duruyor mesajı mı var?
Sonuç olarak onların da bir anlamda talep görmesinin bu derece puro ısrarının ayrıca sebepleri olması lazım.
Etrafımda gözlemlediğim birkaç tipten bahsedebilirim. Kimi gerçekten puro ve şarap, viski birlikteliğini bir zevk olarak şahane harmanlıyor. Onların yanında kimilerinin puro olası bile gelir. Beni de bu kadar zevkle hayatına katar mı merakı gibi... Tutkuları, zevkleri olan adam iyidir nihayetinde. Hatta taraftar olduğu takıma manyakça güçle değil tutkuyla bağlıysa şahanedir. Bir kadına da tutkuyla bağlanabilir. En azından bir yerde becermiştir. Ama güç üzerinden bir bağlılık ya da bağımlılık kurmuş yahut aidiyet yaratmışsa adamdan hayır beklemek yanlış olur. Başka evi de yuvası da yoktur. Güç onun ana vatanıdır.
Diğer profilse varlık elde eder etmez puro dumanıyla gezer. Ne yaptığından zerre haberi olmadığı gibi desinler kısmı onun için hayati önemlidir. Öte yandan pek de varlıklı olmayıp puroya dadananlara statü heveslisi diyebiliriz. Ya da iyi anlamda henüz gitmediği yere ulaşmanın provasını yapıyordur. Ama bu puroya kocaman bir saatin de eşlik etmesi şart mıdır? Sanmam. En basitinden kendini bilmek saat ve purodan değil de madem bir işe kalkıştın arkadaş o zaman o pantolonla ayakkabı nedir diyen bir çevreye de sahip olmayı gerektirir.
Neticede hayali purolar birliği bunu gerektirir. Mit böyle der.
Ama bu kez de ortada tutkuyla içilen puro değil arzulanan hayaller vardır.
Purolu adamların kaçı puroyu neden içtiğini bilmek bir yana bunu düşünmüş olabilir mi?
Sanırım özentisiz yani bağımsız bir puro içiminden bahsetmek buralarda çok zor.
Bir dakika tam bu noktada Adriana Lima, Hara ile ayrılmadan önce annelerinin terbiye edemediği adamları büyütmek sizin işiniz değil kadınlar gibi bir şeyler yazmıştı Instagram’a. Hazır olun ağır bir soru geliyor. Bir anlamda purolu ya da purosuz, Türk erkeklerinin anne kompleksi ve tüm zevklerini bastırmak adına purolarını emzik olarak kullanıyor olabilirler mi? İstisnaların hakkını yemeyelim. Ama uluorta her yerde puro içmek bir güç simgesiyse bilinç dışı emziği çoktan icat etmiş demek.
Alışkanlığımız olan tüm şeyler onlarla kurduğumuz anlama göre bizi tanımlar. Hepsi başka bir duygumuzu ve ihtiyacımızı yansıtır. Acısını bastırmak için içen, zevkle içen veya hüzünlendiğinde içen gibi farkında olmadığımız bir anımıza denk gelmiştir bu seçim. O vesile neden ve hangi sebeple puro içtiğimizi bilmek belki de Metin Hara’nın tanımlamasına da denk geliyordur. Tanımlamak purolu adamlar diye örtülü şekliyle işaret ettiği ‘sığ adamlar’ diye yaftalanılan o alandan çıkışı sağlar birçoğu için.
Fakat günün sonunda zaten kaybeden ve kazanan olarak bakıyorsak içen de içmeyen de aynı ‘kaderi’ deneyimliyor.
Not: Yazarın ana vatanı fikirler ve 360 derece bakabilmek olduğundan, puro içen ya da içmeyenle değil anlamla ilgilidir.