“Bu ortam tamamen yanlış. Ben burada değil, okyanus ötesindeki okulumda olmalıydım. Boş sözlerinizle hem çocukluğumu hem hayallerimi çaldınız. Ben yine şanslı olanlardanım ama insanlar acı çekiyor. İnsanlar ölüyor. Ekosistemimiz çöküyor. Topluca yok oluşumuzun başlangıcındayız. Siz ise sadece parayı ve ekonomik büyüme gibi peri masalları anlatıyorsunuz. Bu ne cürettir? Bu sorundan kaçmanıza izin vermeyeceğiz. Şimdi tam olarak şu an çizgiyi çizdiğimiz yerdir. Dünya uyanıyor ve isteseniz istemeseniz de değişim geliyor!” Bu sözler İsveçli iklim aktivisti 16 yaşındaki Greta Thunberg’in 23 Eylül’de Birleşmiş Milletler’in İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmasından.
“Bu ortam tamamen yanlış. Ben burada değil, okyanus ötesindeki okulumda olmalıydım.
Boş sözlerinizle hem çocukluğumu hem hayallerimi çaldınız.
Ben yine şanslı olanlardanım ama insanlar acı çekiyor. İnsanlar ölüyor. Ekosistemimiz çöküyor. Topluca yok oluşumuzun başlangıcındayız. Siz ise sadece parayı ve ekonomik büyüme gibi peri masalları anlatıyorsunuz. Bu ne cürettir?
Bu sorundan kaçmanıza izin vermeyeceğiz. Şimdi tam olarak şu an çizgiyi çizdiğimiz yerdir.
Dünya uyanıyor ve isteseniz istemeseniz de değişim geliyor!”
Bu sözler İsveçli iklim aktivisti 16 yaşındaki Greta Thunberg’in 23 Eylül’de Birleşmiş Milletler’in İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmasından.
Tüm dünya tarafından artık iklim aktivistlerinin gurusu olarak tanınan Thunberg, dünya yüzeyinde iklim değişikliğinin nedenleri ve sonuçlarıyla alakalı olarak genel farkındalığı yaratmak için bir senedir okula bile gitmiyor.
Greta, gençlerin bu dünyayı kurtaracağını inandığı için tüm dünya öğrencilerini, cuma günleri okula gitmeyip iklim gösterisi yapmaya çağırıyor ve bazı ülkelerde amacına ulaşıyor.
Greta, insanlık için felakete neden olacak iklim değişikliğine karşı, ne bunu yaratan devasa şirketlerin ne de devletlerin yeterince önlem almadığını iddia ediyor.
“Sonumuz geliyor” diyor.
***
Kimi kötümser çevreci bilim adamları, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda 20 yıl sonra kitlesel ölümlerin de olacağı, dünyanın kendi tarihinin en ölümcül devresine girileceğini iddia ediyor.
İklim değişikliği denilen mesele, aslında kullandığımız yakıtların atmosfere saldığı sera gazları denilen, karbondioksit, metan ve azot gazlarının güneşin ışınlarının atmosferdeki geçirgenliğini arttırıp iklim ısısını arttırması ile ilgili.
Sanayi Devrimi ile başlayan süreçte kullanılan fosil yakıtların, ekonomik büyümeye paralel olarak sürekli artması atmosferde oluşan değişimler nedeniyle küresel ısıyı arttırdığı uzun zamandır biliniyordu.
Son yüzyılda küresel ısı ortalama 0,75 derece artarken bundan sonraki süreçte hızlanma kaçınılmaz görünmekte ve her on yılda iklim ısısının 0,2 derece artış göstereceği öngörülmekte.
Isının artması ile buzulların erimesi karbon gazını emmekle bilinen okyanusların su düzeylerini arttırmakta ve değişen akımlar yüzünden hem karbonu tutma oranı düşmekte hem de canlıların yaşamasına engel olan oksijenden arınmış ‘ölü su alanlarının’ genişlemesine de neden olmakta. Okyanus sularının yüzeyinin artması kıyıların belirli bir dönemden sonra sular altında kalacağı ve ekosistemin mahvolacağı da iddia edilmekte. Yapılan bir projeksiyona göre, alınan önlemlere rağmen yüzyıl sonunda küresel deniz yüksekliği 60 cm kadar artacak ama gaz salınımları aynı hızda giderse 21. yüzyılın sonuna kadar deniz seviyesi tam yedi metre yükselecek. Bunun da dünyanın sonunun başlangıcı olacağını ileri sürmek pek de yanlış olmamalı.
İklim değişikliğinin ana karada yarattığı büyük zararlardan en önemlisi ise ısı artışının, sellerin, kasırgaların ve kuraklığın tarım alanlarına büyük zarar verecek olması ve bunun da dünyada büyük çapta gıda kıtlığı yaşanmasına neden olması.
İşte bütün bunlar öngörülürken ve günümüzde kısmen orta çapta olumsuz sinyaller ortaya çıkarken dünyayı yönetenlerin ve gaz salınımlarının tek sorumlusu olan devasa şirketlerin gelecek felaket adına sadece, ‘kem- küm’ etmesi karşısında bir İsveçli aktivist genç kız tüm dünyaya “Kral çıplak” diyor.
Thunberg’in asperger sendromu ile yaşaması belki de bu duyarlılığının tavan yapmasına neden olduğu ileri sürülse de insanlığı kurtarmaya çalışanların ancak Greta gibi atipik karakterler olacağını tarih zaten bize anlatıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Greta’yı ilk önceleri asperger sendromundan dolayı küçük görmesi, sonra da, genç kızın BM’de yaptığı vurucu konuşmasına rağmen, “Greta’yı çok neşeli bir kız olarak gördüm” diyerek adeta dalga geçmesi aslında kapitalist sistemin kodamanlarının iklim değişikliğinin olası felaketlerine karşı hala üç maymunu oynadıklarını gösteriyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de Thunberg’i, “Yeterli bilgiye sahip olmayan bir genç kız” olarak nitelemesi dünya liderlerinin dünyayı bekleyen felaketler konusunda nasıl da umursamaz olduklarına dair bir gösterge olmakta adeta.
BM’de yapılan zirvede her şeye rağmen Avrupa Birliği ve 65 ülke 2050 yılına kadar karbon emisyonunu sıfırlayacaklarını taahhüt ederken sadece Almanya ve diğer 32 ülke de karbon gazının emisyonunda en büyük payı olan kömür yakıtlı termik santrallerini kapatacaklarına söz verdiler. Aralarında Amazon şirketinin de bulunduğu 87 küresel şirket de 2050 yılına kadar karbonu sıfırlayacaklarını taahhüt ettiler.
Bunlar yeterli mi? Taahhütler ve sözler yerine getirilecek mi, bilinmiyor ama bilim bize, radikal önlemler alınmadığı taktirde dünyayı görülmemiş felaketlerin beklediğini söylüyor.
Greta Thunberg’in ise ülkemiz dahil kimi yerlerde iklim değişikliği sorununa pek de duyarsız kimi kesimler tarafından, ‘birilerinin kuklası’ şeklindeki komplo teorileri ile linç edilmesi en başta doğaya ihanet etmekle açıklanabilir ancak.
Greta Thunberg dünyanın en gelişmiş ülkesinde rahat yaşamını devam ettireceğine düzenini bozarak tüm dünyayı uyandırma misyonunu üstlenmiş.
Bu genç kızın sesi önemli de olsa bunun, paranın gücü ile haz kültürünün sarmalına kapılmış insanoğlunu etkileyip etkilemeyeceği bilinmiyor.
Lakin tek bir gerçek var. Bilim son tahlilde bugüne kadar yanılmadı.
Greta’ya inanmıyorsak bari bilimin öngörüsüne tutunalım.
Yoksa intihar mı etmek istiyoruz?