Çocukluğumdan beri beni en çok ürküten insanların başında palyaçolar gelir. Özellikle de suratı beyaza boyalı olanlar… Hayatımın hiçbir döneminde palyaçoları komik bulmadım; ne ceplerinden çıkan çiçekleri, ne tüylerimi diken diken eden kireç beyazı makyajlarını, ne de devasa ayakkabılarını. Hâlâ bu yaşımda gerçek hayatta yanımdan bir palyaço geçse, tüylerim ürperir. Nitekim Stephen King’in meşhur ‘It’ adlı romanından uyarlanan, aynı ismi taşıyan, palyaçoların korkutucu yüzünü gözler önüne seren filmi görecek cesaretim olmadı ama Jack Nicholson’ın usta oyunculuğuyla canlandırdığı Joker karakterinden beri ilgiyle izlediğim Joker filmlerinin yenisini kaçırmak istemedim.
↔↔↔
Todd Philips’in yönettiği, Joaquin Phoenix’in Arthur Fleck (ve de sonunda Joker) karakterini başarıyla canlandırdığı filmi keyifle izledim. Joaquin Phonenix’in belki de en başarılı oyunculuğunu sergilediği bu filmde, 23 kilo vererek role hazırlanma mevzusunu da hızlıca geçerek, özellikle de ebeveynler tarafından neden bu kadar tepki gördüğü konusuna gelmek istiyorum. Öncelikle filmin bir komedi filmi olmadığı ve çocuklara uygun olmadığı bilgimiz dâhilinde. Filmin 18 yaşından küçük çocuklar için uygun olmadığı, kötü örnek olabilecek vahşi sahneler içerdiği filmin başında belirtiliyor. Joker, içerik olarak da zaten bir çocuk filmi değil. Ezilmenin, hor görülmenin, dalga geçilmenin nasıl bir insanı annesiyle yaşayan mutsuz bir genç adamdan, deliren bir seri katile dönüştürdüğünü anlatıyor. Filmin başında 18 yaşından küçüklerin seyredilmemesi uyarısı varken, 18 yaşından küçük çocukların da gerek bazı sinema salonlarında, girişlerine izin verilmezse evlerinde bir şekil internetten indirip Joker filmini seyrettiğini tahmin etmek güç değil.
↔↔↔
İnsan öldürmenin, kanın, vahşetin normalleştirmesi, hatta kitleler tarafından kutlanması, sadece çocuklar için değil, etki altında kalabilecek her yaştan kişi için çok büyük tehlike. Filmi bir cümlede özetlemem gerekirse eğer; Joker zaten dalga geçilmenin ve ezilmenin bir insanı nasıl delirttiğinin yansıması. Ancak her film ve dizide olduğu gibi çocukların yetiştirilme tarzı, ailede gördüğü sevgi veya şiddet, aile dışı hayatında maruz kaldığı davranışlar, çocukların algılamasını, filmi sindiriş tarzını ve ilerde agresif davranışlara sebep olma ihtimalini etkiliyor. La Casa de Papel’i seyreden her çocuğun büyüyünce banka soyma planı yapmayacağı gibi, Joker’i seyreden 18 yaş üstü tüm gençlerin de palyaço çetesine katılıp eylemlerine başlamayacağına eminim. Agresif davranış ve vahşet hiçbir zaman özenilmemesi ve kutlanmaması gereken psikolojisi bozuk, sağlıklı düşünemeyen kafaların ürünleri. Bence Joker filminden bu kadar korkmak yerine, çocukların her gün rahatça erişim sağladığı televizyon dizilerine ve filmlere dikkat etmek daha önemli. Mafya dizileri, kan davaları, ezilme, hor görülme, intikam sahneleri bizde her gün televizyonlarda. Silahlı sahneler, dayak sahneleri, “yamuk yapanı” dövdürme sahneleri artık televizyonda o kadar normalleşti ki, asıl tehlike beyaz camda. Joker aslında senelerdir televizyonlarımızda oynuyor…