Hiçbir zaman karşı koyamadığınız ve halen karşı koyamayacağınız ne var hayatınızda?
Hep halletmeniz gerektiğini bildiğiniz, sizi ileriye taşıyacağını bildiğiniz ama halletmemek için kendinize binlerce mazeret bulduğunuz ne var hayatınızda?
Dönüp dönüp kendini tekrarlayan döngülerle karşınıza çıkan ne var hayatınızda?
“Aman bu da problem mi, ben bunu istersem hallederim” deyip ama bir türlü halledemediğiniz ne var hayatınızda?
Bu önemsiz görüp de halletmediğiniz (aslında halledemediğiniz), ele almamak için binlerce mazeret bulduğunuz, diğer yaptıklarınızı çok önemli görüp esas konuyu görmezden geldiğiniz ve dönüp dolaşıp karşınıza çıkan neyse, ona dikkat!
O, bizim nefsimize yenildiğimiz yer… Yani, en büyük gücümüzü kazanacağımız, bizi en ileriye taşıyacak adımımızı atacağımız yer. Ne kadar önem vermiyoruz gibi gözüksek de, içimiz esas konunun bu olduğunu biliyor ve hep bildi…
Güçlü hissetmek için hepimiz farklı şeyler isteyebiliriz… Para, mal, mülk, başarı pek çoğumuzun güçlü hissetmek için ihtiyaç duyduklarıdır. Esas güç nefsine hâkim olunan yerden gelen güç değil midir? Kendine hâkim olabilmek, söz dinletebilmek, kendine verdiğin sözlerin arkasında durabilmek esas güç değil midir? O güç hissi kendine saygıyı ve sevgiyi de beraberinde getirir. Kolay mıdır? Hiç değildir. Hatta en zorudur. Çünkü çoğu zaman farkında bile değilizdir. Bazen farkında olsak da mazeretlerle önemsizleştirir ve bir türlü esas konuyu ele alamayız.
Umarım bu yazı sizin zayıfmış gibi görünen, hallettiğinizde ise en güçlü yanınızın nereye gizlendiği konusunda size bazı ipuçları buldurtabilir. Ve eğer onu bulursanız ona “Seni görüyorum” deyin. “Nerede gizlendiğini ve bana ne oyunlar ettiğini görüyorum!” Onu ancak görebilirseniz, neyle başa çıkmanız gerektiğini bulabilirsiniz. Bulursanız da onunla el ele gücünüzü almaya doğru gidebilirsiniz…
Biz hep tamamlanmak istiyoruz. Tamamlanmak için dıştan gelecek ihtiyaçlarımız olduğuna inanıyoruz. Para, mal, mülk, eş, dost, çocuk, sevgili, beğenilmek, onaylanmak, takdir edilmek, sevilmek… İçimizdeki o eksiğin hep başkaları veya başkalarının bize karşı tavırlarıyla tamamlanacağını zannediyoruz. Öyle olmayınca da tekrar hayal kırıklıkları yaşıyoruz. İçimizdeki boşluk duygusunu ancak biz doldurabiliriz. Bunlardan en önemlisi de kendimizi engellediğimiz noktaları bulmak, düzeltmek, değiştirmek, ilerlemek… Yani nefsimize galip gelmek… İşte o zaman biz tamamlanmış hissediyoruz. Takdiri, onayı, sevgiyi, saygıyı dışarıdan beklemek yerine kendimize hayranlık duyuyoruz. Ve biz kendimize karşı bu duyguları beslediğimiz zaman, etrafımızdakiler de bize o hayranlık, sevgi ve saygıyla bakmaya başlıyorlar.
Kendimize liderlik edebilirsek, her şeye edebiliriz…