Fenerbahçe Beko’da neler oluyor?

İgal ERS Köşe Yazısı
20 Kasım 2019 Çarşamba

2013 yılında Fenerbahçe Basketbol Takımına imza atmasıyla onun çehresini değiştiren Zeljko Obradovic, adının getirdiği ağırlık ve bitmek tükenmek bilmeyen hırsı ile taraflı tarafsız bütün basketbol severlere Fenerbahçe’nin de artık Avrupa’nın büyüklerinden olduğunu gösterdi. Altı senelik macerası süresince beş Final Four, bir de Avrupa şampiyonluğu gören Fenerbahçe, her sezon olduğu gibi bu sezona da yüksek beklentilerle girmişti. Ancak bugün itibariyle sekiz maçta iki galibiyetle 15. sırada bulunan takımda işler pek yolunda gibi görünmüyor. Son CSKA maçında aldığı bir molada Obradovic’in kullandığı ‘sinkaflı’ cümleler uluslararası medyada dalgalanma yaratırken, takımın içinde bulunduğu isteksizlik hali kötü sinyallerin asıl göstergesi. Gelin Fenerbahçe’nin şu anki haline nasıl geldiğini ve nasıl tekrardan çıkışa geçebileceğine bakalım.

Bahsettiğim altı sene boyunca Bojan ve Bogdan Bogdanovic, Ekpe Udoh ve Nemanja Bjelica gibi yıldız oyuncularını NBA’e kaptıran Fenerbahçe, süreklilik sorunu yaşıyor. Geçen sene takımın birçok açığını tek başına kapatan Nicolo Melli’nin yanı sıra bazı maçlarda patlama yapıp kenardan iyi skor katkısı veren Marko Guduric’i de bu yaz Amerika’ya yolcu etti. Yerlerine alınan Fransız yıldız Nando De Colo ve Amerikalı Derrick Williams gibi oyuncular kaliteli olsalar da kolektif bir oyun tarzını talep eden Obradovic’in sistemine alışma süreçleri sancılı geçecekmiş gibi duruyor. Bunun yanında kenardan gelmesi için alınan Leo Westerman’ın da katkısının çok düşük olması hem takımın çarklarının dönmesine engel olurken, hem de kenardan gelen bireysel katkıların iyice azalmasına sebep oluyor.

Böyle dönemlerde takımlar amiyane tabirle ‘abilerine’ döner ve onların bir süre yükü sırtına alması beklenir. Ancak beş seneye yakın bir süredir beraber oynayan ve takımın omurgasını oluşturan oyuncular Gigi Datome, Nikola Kalinic ve sakatlığının etkisinden kurtulamamış gibi görünen Jan Vesely’nin aynı anda kötü bir dönemden geçiyor olmaları da Fenerbahçe’nin en büyük sorunlarından. Bunun yanında geçen senenin çoğunu oynamadan geçiren Joffrey Lauvergne’in beklenenin çok altında kalması ve kısıtlı süreler alabilen Ahmet Düverioğlu’nun da katkısının çok az olması uzunlar tarafında da büyük bir boşluğun olduğunu gösteriyor.

İç dinamiklerde yaşanan sorunlar bunlarken lig, hatta basketbol genelinde olan değişiklikler de Fenerbahçe’yi zorluyor. Euroleague’de zirveye oynayan takımların geçen seneye göre artması, atletizmin ve top yönlendiricilerin sayısının yüksek olmasının öneminin anlaşılması, lig takviminin yoğunluğundan dolayı antrenman sayısının azalması gibi etmenler Fenerbahçe’nin yeni oyuncularla kolektif oyununu oturtamamasının yanı sıra formsuz ve sakatlığa yatkın çekirdeğinin zorlanmasına da neden oluyor.

Bütün bu dönemsel ve yapısal sorunlar göz önüne alındığı zaman işlerin nasıl toparlanacağı hakkında ciddi soruların olması da kaçınılmaz doğal olarak. Her ne kadar ben de bu kadronun modern basketbola ayak uyduracak bir oyun oynamaya yatkın olmadığını ve hatta şampiyon olma olasılığının çok düşük olduğunu düşünsem de bu sene özelinde daha şimdiden karalara bağlanması gerekmediğini düşünüyorum.

Birincisi, ilk on maçının yedisini deplasmanda oynayacak olan Fenerbahçe’yi daha sonra görece daha kolay bir takvim bekliyor ve ben içeride oynanacak maçların takımın uyum sürecini hızlandıracağını düşünüyorum. Atletizm ve top yönlendirici eksikliğini ancak kolektif çözümlerle aşabilecek bir takım için bu uyumun yakalanması çok önemli, hatta zaruri. İkincisi, takımın omurgasını oluşturan oyuncuların form grafiklerinin yükseleceğine ve ‘kazanan’ kimliklerine geri döneceklerine inanıyorum. Yukarıda bahsettiğim açıkların birçoğunu kapamak için özellikle bu oyuncuların fazlasıyla ön plana çıkmaları gerekli. Son olarak ise yine formsuz bir dönemden geçtiğini düşündüğüm Koç Zeljko Obradovic’in bilgi ve tecrübesiyle parçaları yavaş yavaş oturtacağı yönündeki düşüncem. Ciddi boşluklara sahip olan bu kadronun ancak bütünlük içerisinde oynarsa bir başarı elde edebileceğini bilen Obradovic’in zamana ihtiyacı olduğu da bir gerçek. 

Geçen seneyi rekor bir sürede lider olmayı garantileyerek geçiren Fenerbahçe’nin bu keskin düşüşü taraftarlarını doğal olarak endişelendirdi. Ancak Euroleague, spor dünyamızın klişe deyimiyle, uzun bir maraton. Son beş senede maratonun ön taraflarında olmayı başaran Fenerbahçe, yine o refleksi gösterip kendini ön sıralara atabilecek mi, göreceğiz…