Vaera peraşasının açılış cümlelerinde kölelikten sıkıntı çeken Bene Yisrael’e Tanrı Mısır çıkışında liderlik edeceğini bildirir. Aynı zamanda Erets Yisrael’in kendilerine ‘moraşa’ ebedi miras olarak verileceğini müjdeler.
Miras için İbranicede kullanılan sözcük genellikle ‘yeruşa’ sözcüğüdür. Ancak Erets Yisrael için Tora’nın kullandığı sözcük olan ‘moraşa’ Devarim kitabının sonunda birçoklarımız tarafından çok iyi bilinen “Moraşa Keilat Yaakov – Yaakov’un cemaati için miras” ifadesinde kullanılır. Yani Tora’nın tamamında ‘moraşa’ sözcüğü sadece Tora ve Erets Yisrael için miras anlamında kullanılmaktadır. Bu iki kavram için kullanılan ‘moraşa’ sözcüğünün özelliği nedir?
1915 ile 2001 yılları arasında yaşayan Rabi Mordehay Gifter bir kişiye miras kalması durumunda ona herhangi kısıtlama veya sorumlulukların yüklenmediğini bildirir. Kişi o mirası ister sahiplenir, ister satar, ister devreder, isterse de yıkabilir. Ancak ‘moraşa’ dediğimiz kavram basit bir miras meselesinden çok farklıdır. ‘Moraşa’ bırakılmaz ancak tevdi edilir. ‘Moraşa’ dediğimiz şey emanet olarak saklanmalı ve gelecek nesle aktarılmalıdır. Gerek Tora ve gerekse Erets Yisrael bizlere korumamız, sahiplenmemiz ve gelecek kuşaklara aktarmamız için bize sorumluluk olarak verilmiştir.
İsrael’in eski Aşkenaz hahambaşı olan Rav Yisrael Meir Lau bize ‘moraşa’ olarak verilen bu iki hediye için dikkat çekici bir gözlem yapmıştır. Rav Lau’ya göre Tora’nın sahiplenilmesi Erets Yisrael’in sahiplenilmesine oranla çok daha başarılı olmuştur. Bene Yisrael yüzyıllar boyunca Erets Yisrael olmadan yaşayabilmelerine rağmen Tora olmadan asla yaşayamamışlardır. Günümüzde dahi ana vatanlarından uzakta yaşayan Yahudiler Tora’ya sıkı bir şekilde sarılmayı ve onu etüt etmeyi tercih etmişlerdir. Kısacası halkın Tora ile olan bağları Erets Yisrael ile olan bağlarından çok daha güçlüdür.
Bunun nedeni aslında çok basittir. Bene Yisrael Sinay Dağına geldiklerinde büyük bir hevesle ‘naase ve nişma’ diyerek Tora’yı kabul etmişlerdir. Hâlbuki sadece bir sene sonra Erets Yisrael’in kıyısına geldiklerinde oraya girmemek için oldukça kuvvetli bir direnç göstermişlerdir. Bu direnç sonunda kutsal topraklara on iki öncü gönderilmiş bunun sonucunda da oraya giriş yaklaşık kırk sene gecikmiştir. Orayı ele geçirme zamanı geldiğinde de bu ‘moraşa’ çok çabuk kabullenilmemiştir. Bunun için yavaş yavaş oranın kutsallığını öğrenmeleri ve kabullenmeleri gerekmiştir.
Gelecekte ise durum daha farklıdır. Bet Amikdaş’ın günlerinde Erets Yisrael hak ettiği öneme erişecek ve pasukta söylendiği gibi Tsiyon ve Yeruşalayim özel konumlarına erişecektir.
“Ki mitsiyon tetse Tora udvar Ad… miruşalayim.”