2019, birçok ülkedeki halk protestoları ile anılan bir yıl oldu. Dünyanın birçok bölgesi gibi Ortadoğu’da da halklar sosyal ve ekonomik adalet için seslerini yükseltti, barışçıl protestolarla eşitsizlik, ekonomik talepler ve yolsuzluğa karşı yürüdüler. Cezayir, İran, Irak, Lübnan, Sudan’daki protestoların Arap Baharı ile benzerlikleri çok tartışıldı yıl içinde. Özellikle liderleri devirebilme güçleri nedeniyle.
Gıda fiyatlarına yapılan zamla başlayan protestolar 30 yıldır Sudan’ı yöneten, Darfur’da işlediği insanlığa karşı suçlarla bilinen Ömer el Beşir’in nisan ayında görevden alınmasıyla sonuçlandı. Lübnan’da Hariri’nin ekimde başbakanlığı bırakması dahi, WhatsApp’ın vergilendirilmeye çalışması ile başlayan, yolsuzluk ve ekonomik krize yönelik geniş çaplı protestoları dindirmeye yeterli olmadı.
Irak’ta ise yolsuzluk ve işsizlik nedeniyle başlayan protestolarda 400 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Başbakan Abdül Mehdi kasım ayında istifa etti. İran’ın ülkedeki etkisinin azaltılması isteğiyle düzenlenen protestolar istifaya rağmen devam ederken, 2020’nin ilk günlerinde İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Irak’ta öldürülmesi ülkenin ABD-İran çatışmasının sahnesi olduğunu yeniden hatırlattı.
2019 yılının sonuçları açısından en çarpıcı olayı Aramco saldırısı oldu. İran’ın üstlenmediği ama tüm okların onu gösterdiği bu beklenmedik saldırıyla, ABD’nin ‘maksimum baskı’ politikasına karşı koymak için Tahran bölgesel etkisini kullandı. Süleymani’nin öldürülmesinden, İran’ın Irak’taki misillemesine oradan Ukrayna Hava Yolların ait yolcu uçağının vurulmasına uzanan olaylar zincirinin 2019’daki ilk halkasının nisan ayında ABD’nin İran Devrim Muhafızlarını terörist örgüt olarak tanımlaması ile atıldığını söyleyebiliriz.
176 kişinin öldüğü yolcu uçağı saldırısı ise İran’daki halk protestolarını daha da arttırdı. Rejim karşıtı söylemler, yerlere çizilen ABD ve İsrail bayrağının üstüne basmayı reddetmeye, Süleymani’nin posterlerinin yırtılmasına kadar vardı. Protestolar devam ederken internetin yavaşlatılması ve bir süre tamamen kapatılmak zorunda kalınmasına ise ABD’nin ülkeye yönelik siber saldırısının sebep olduğu konuşuldu.
Suudi Arabistan ise Aramco saldırısından sonra çabuk toparlandı ve şirketin ilk halka arzında rekor kırıldı. Ekonomisinin ana damarına yapılan bu saldırının doğurduğu endişe ve ABD’nin güven vermeyen tutumu İran ile Suudi Arabistan arasında bir diyalog kapısını da araladı. Riyad, İran ile gerilimi azaltacak adımlar atmaya başlarken iki ülke arasında doğrudan görüşmelerin başladığı konuşulmaya başlandı.
Suudi Arabistan ayrıca, Yemen’de sürdürdüğü operasyonların maliyeti, bir başarının elde edilememiş olması ve Kaşıkçı cinayeti yüzünden artan baskı nedeniyle tarafları bir araya getirdi ve tavizler verdiği Riyad Anlaşması imzalandı.
Katar ile ilişkilerini düzeltmek ve Körfez krizinin çözüme ulaşması için de bir adım atan Suudi Kral Selman bin Abdulaziz, Katar Emiri Temim bin Hamad’ı Mekke’deki Körfez İşbirliği Konseyi Liderler Zirvesine davet etti. Katar davete başbakan düzeyinde katılmayı uygun gördü.
Suudi Arabistan’dan bu yıl gelen en sevindirici haber ise 2018’de ehliyet almaya hak kazanan kadınların 2019’da pasaport almaya, erkek iznine ve refakatine ihtiyaç duymadan seyahat etme özgürlüğüne kavuşması oldu.
İsrail bir yıl içinde üçüncü kez genel seçim yapma kararı aldı. Yeni tarih olarak 2 Mart 2020 seçildi. Yüzyılın Anlaşması’nın açıklanması sürekli ertelenirken, mimarlarından Jason Greenblatt istifa etti. Trump ise ülkesinin İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdığını açıkladı.
Savaşın sürdüğü Suriye’de ise IŞİD Lideri El Bağdadi’nin öldürülmesi, Anayasa Komitesinin oluşturulması, Barış Pınarı Harekatı ve mülteciler gündemi oluşturdu. Suriye’deki savaşın aktif bir parçası olan Türkiye ise iç savaşın sürdüğü Libya ile deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası imzalaması ve asker gönderme kararıyla oradaki çatışmanın da bir tarafı haline geldi.
2020’de Türkiye’nin başını en çok ağrıtacak konu ise 2019’da olduğu gibi Doğu Akdeniz olmayı sürdürecek. Türkiye’nin dışında bırakıldığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu gittikçe güçlenirken, Türkiye’nin öncelikle İsrail ve Mısır ile ilişkilerini normalleştirmesi gerekliliği, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin hep iyi olmasını isteyenlerin dışında, Türkiye merkezli birçok analist ve gazeteci tarafından da yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
ABD’nin bölgedeki eksikliği, Rusya’nın siyasi ve ekonomik etkisini arttırması ile sürüyor. Moskova herkesle konuşabilen güvenilir bir arabulucu olarak tanımlanırken, Çin yatırımlarıyla Ortadoğu’daki etkisini arttırıyor.
2019 yılı protestolarla hatırlanıyor dersek, 2020’yi bölgede süren siyasi belirsizlik tanımlayacak. ABD’deki seçimlerin bölgeye etkileri, liderlerin kişisel muhabbetine bağlanan Türkiye-ABD ilişkileri derken, ABD-İran geriliminin artacağı, bölge sosyo-ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, protestoların ve vekalet savaşlarının devam edeceğini söyleyebiliriz.