Mücadeleni izlemeyi çok özleyeceğim Wozniacki

Meyzi ADONİ Köşe Yazısı
29 Ocak 2020 Çarşamba

Çocukluğumda izlediğim, küçükken hayranı olduğum tenisçilerin kariyerlerinin sonuna gelmesi tarif etmekte zorlandığım bir his… Belki hatırlarsınız, geçen sene bu zamanlar Murray’e bir veda yazısı yazmıştım. Tenisi 2019 yılı içerisinde bırakma ihtimali olduğunu açıklamıştı. Yazmanın ona veda etmenin en iyi yolu olduğunu düşünmüştüm. Hatta hislerimi şu cümlelerle açıklamıştım: “Kendi adıma da bir şeyler söylemem gerekirse, Murray’nin vedası ya da veda etme ihtimali, çocukluğuma bir darbe gibi. Tenis oynarken örnek aldığım, saatlerce sıkılmadan izlediğim, senelerce takip ettiğim birinin artık turda olmaması alışılması zor bir gerçek.”

Murray işin sonunda tenisi bırakmadı. Ameliyat oldu, kendini en baştan inşa etmeye başladı. Ama o yazı, şimdiye kadar yazmakta en çok zorlandığım yazı olarak hep aklımda kaldı.

Şimdi de veda zamanı… Fakat bu sefer tenisi bırakma ihtimali olan birine değil, geçtiğimiz hafta resmi olarak profesyonel tenis kariyerini sonlandırmış birine veda edeceğim. Caroline Wozniacki’ye… On yaşında küçük bir tenisçiyken, Wozniacki yükselişe geçmiş hatta ilk WTA kupasını kazanmış 18 yaşında bir tenisçiydi. Onu izlemek hep heyecan vericiydi ve kendisini, her zaman yaptığı mükemmel savunmalar ve hızlı bacakları ile tanıdık. Geride bıraktığımız 12 senede ise, dünya 1 numarası oluşundan, düşüşlerine, kalkışlarına ve ilk grand slam şampiyonluğuna kadar kariyerinin bütün önemli noktalarını izleme fırsatı bulduk. Hatta bunların da ötesinde, gençken yaşadığı kalp kırıklığından daha sonra aşkı bulup evlenmesine kadar her dönemine uzaktan şahit olduk.

Wozniacki’nin kariyeri boyunca en çok eleştirildiği konu ise, grand slam kazanmadan çok uzun bir süre dünya 1 numarası koltuğunda oturmasıydı. Bazı yorumcular ve tenis severlere göre bu durum çok mantıksızdı. 1 numara olmayı grand slam şampiyonlarının hak ettiğini konuşuyorlardı. Wozniacki ise grand slam konularında biraz şanssızdı. Diğer turnuvalarda olağanüstü performanslar sergiliyor ve kupanın sahibi oluyordu. Fakat iş Grand Slamlere gelince bir türlü istediğini bulamıyordu. Ta ki 2018 Avustralya Açık’a kadar. 2018’de maç puanları çevirerek geldiği Aussie Open finalinde, kendisi gibi ilk Grand Slam şampiyonluğunu arayan Halep’e karşı olağanüstü bir oyun oynayarak kupanın sahibi olmayı başardı Caro. O an ne kadar rahatladığını ve mutlu olduğunu hayal edebiliriz bence. O şampiyonluktan sonra da uzun bir aranın ardından dünya 1 numarası koltuğuna geri oturdu.

Wozniacki’ye 2018 yılının sonlarına doğru Romatoid artrit isimli kronik bir hastalık teşhisi konuldu. Bu hastalığın sonucu olarak bağışıklık sistemi eklemlere saldırıyor, bu da çok büyük ağrılar ve hareket kaybına sebep olabiliyor. Wozniacki bu duruma rağmen tenis oynamaya devam etti ve bu hastalık hakkında farkındalık kazandırmak istediğini açıkladı. Profesyonel tenis kariyerini noktaladıktan sonra da bu konuyla ilgili daha çok çalışma yapacağına eminim. Wozniacki gerek kortta, gerekse kort dışındaki davranışlarıyla herkese örnek olan bir isim ve onu artık kortlarda göremeyecek olsak da, yaptığı çalışmalarla ismini duyurmaya devam edeceğini biliyorum. 

Son bir şeyler söylemem gerekirse:  22 senelik hayatımın son 16 yılı tenisle geçti, geçmeye de devam edecek. Hayatımın bu kadar içinde olan bir sporu ve bu spora gönül vermiş sporculara hak ettikleri şekilde teşekkür edemezsem kendimi eksik hissederim. Benim teşekkürüm de yazarak oluyor işte. Wozniacki’nin 18 yaşındaki küçük bir kızdan, 29 yaşındaki olgun ve herkese örnek olan bir kadına dönüşmesini izlemek benim ve bütün tenis severler için gurur verici bir şey. Wozniacki, mücadeleni izlemeyi çok özleyeceğim. Fakat biliyorum ki şimdiki hayatın da en az profesyonel sporcu hayatın kadar güzel olacak!