Bu Şabat gününde ‘denizin şarkısı’ olarak bilinen ‘az yaşir’ parçasını okuyoruz. Yetsiat Mitsrayim her gün hatırlanması gereken bir olaydır. Bu parça da her gün okunması gereken bölümdür. Bir anlamda bu parça ile ‘yetsiat mitsrayim’ hatırlanmaktadır. Aslında Mısır çıkışı yani Pesah Bayramı Mısır çıkışının değil köleliğin sona ermesinin anımsanmasıdır. Mısır çıkışı Kızıldeniz geçişi ile vücut bulmuştur. Bu da altı günlük aradan sonra yedinci günde gerçekleşir. Bu yüzden birinci ve yedinci günler Pesah Bayramı olarak kutlanır. Midraş arada geçen altı günlük sürenin haftanın günlerine denk geldiğini Kızıldeniz olayının de Şabat günü şeklinde açıklanabileceğini söyler. Altı gün geçer ve Şabat girer. Artık burada özel bir kutsallık vardır. Zohar’a göre bu kutsallık Tanrı’dan gelir.
Şabat günü dünyamıza gelen Keduşa bizim tarafımızdan bazen hissedilir bazen de hissedilmez. Gemara erev Şabat uğraş verenlerin Şabat günü yemek yiyebileceğini öğretir. Basit anlamı ile gerçekten Şabat günü hazırlık yapmak mümkün olmadığından çabanın Şabat öncesinde gösterilmesi gerekir.
Her hafta Keduşa dolu bir kaptan Tanrı üzerimize kutsallık yağdırmaktadır. Bu kutsallığı almak için de bir kap yani hazırlık yapmak gerekir. Altı gün boyunca bu kap hazırlanmazsa kutsallığın çok az bir kısmına razı olmak zorunda kalırız. Hâlbuki o kabı altı gün boyunca hazır hale getirirsek yedinci günde sonsuz beraha kaynağından alabileceğimiz kadar kutsallığı almış oluruz. Haftanın günleri Şabat gününe hazırlıktır. Kişi bunu yapınca bir süre sonra Şabat gününü hissetmeye başlar.
Arizal Bene Yisrael Mısır sürgünü hakkında konuşurken ‘Galut Adaar/aklın sürgünü’ nitelemesini yapar. Yaakov ile ilk geldikleri zaman ve bir süre daha akıl olarak sürgünde değildirler. Özgür davranırlar. Ancak iki yüz on yılın sonunda Tanrı inancı, güven ve Tanrı’ya yakın olmak konusunda tam bir sürgün yaşanmaktadır. Bene Yisrael Mısırlı gibidir. Melekler Tanrı’ya çıkış sırasında “bunlar da putperest onlar da putperest neden onları kurtarıyorsun?” sorusunu sorarlar.
Tanrı ‘zehut avot’ nedeniyle bizleri sever. Yahudiler emuna ve maneviyat açısından en diptedirler. İşte o gece; Pesah’ın birinci gecesi Tanrı bizlere Şabat günü yaptığı gibi Kendinden gelen bir kutsallık kazandırır. Akıllarımızı açar ve O’nu idrak etmemizi sağlar. Sanki bizi inanç dağının tepesine çıkarır. Normal şartlar altında o dağın tepesine kendimizin adım adım çıkması gerekirken teleferikle bizleri oraya ulaştırır. Pesah ‘atlamak’ anlamına gelir ve o gece Tanrı bizim seviye atlamamızı sağlamıştır. Bu hediye hemen sonrasında geri alınır. Şimdi altı günlük çabalama devridir. Bene Yisrael gerçekten Tanrı’ya erişmek için çaba göstereceği zamana erişmiştir. Bir parfüm dükkânında üzerimize sinen koku misali Bene Yisrael emuna kıvılcımlarını üzerinden atmaz daha da geliştirmek için kullanır. Çünkü atalarımız Mısır’ı omuzlarında matsa ile terk eder. Daha ne yiyeceklerini, çölün zararlarından nasıl korunacaklarını, matsa bitince nasıl karınlarını doyuracaklarını sorgulamazlar. “Asu kidvar Moşe” pasuğu gereğince Moşe’nin dediklerini yerine getirirler. Bene Yisrael altı gün boyunca birbirleriyle kavga etmezler. Çünkü Tanrı’nın ilk Şabat günü onlara verdiği kıvılcımı izlemeye çalışırlar. Altıncı günün sonunda elbette dağın tepesine erişemezler ama oldukça önemli bir mesafe kaydederler.
Yedinci günde önde deniz arkada Mısır ordusu olunca Bene Yisrael’de düşüş başlar. Moşe’ye şikâyetler başlar: Bene Yisrael kazandıklarını yitirmeye başlamıştır. Moşe halka cesaret vermeye çalışır. Ancak halk şikâyete devam edince Moşe geleneğin gösterdiği gibi Tanrı’ya dua etmeye başlar. Gelenek, ‘Tanrı’ya yakaran kişi mutlaka yanıt alır’ demektedir ancak burada Moşe istediği yanıtı alamaz. “Ma titsak elay daber el Bene Yisrael veyisau – bana ne yakarırsın. Bene Yisrael’e konuş ve yola devam etsinler.” Burada Tanrı Bene Yisrael’e Pesah gecesi gerekli ‘hediye’nin verildiğini şimdi sıranın onlarda olduğunu söyler. Emuna kanıt ister. Emuna eylemdir. Sadece kalplerde yer alan emuna eyleme dönüşmedikçe bir anlam taşımaz. Bene Yisrael’den işaret gelene kadar Tanrı duruma müdahil olmamıştır. Yedinci günde Kızıldeniz’in yırtıldığı günde Bene Yisrael inancını gösterme şansını yakalar. Bu gün de Şabat günü gibi Tanrısal kutsallıkla bir kez daha tanıştıkları gündür. Tanrı burada Şabat gününün kutsallığını artık yakalamaya hazır olan Bene Yisrael üzerine yarattığı mucize ile kutsallık yağdırır.
Hadasa Hastanesini ziyaret eden ünlü bir doktor kritik hastaları görmek ister. Bir süre sonra hangi hastanın yaşayacağını hangisinin kritik olduğunu paylaşmaya başlar. Beraberindekiler bunun peygamberlikten öte bir vizyon olduğunu söyleyince doktor hiçbir şey söylemez. Hastalar doktorun söylediği gibi ya iyileşir ya da kötüleşir. Bunu nasıl anladığı sorulunca doktor gözlerdeki inanca baktığını söyler. Eğer inanç, emuna devam ediyorsa iyileşme şansı her zaman vardır. Ancak emuna kaybolduysa umut da onunla birlikte kaybolur.
İşte bu inancın kaynağı Şabat gününün ta kendisidir. Şabat bizlerin Tanrı’ya yaklaşmasını sağlar. Zihnimizin Mısır çıkışını yaşaması, özgür kalması için yardımcı olur. Bu özgürlük beraberinde Tanrı’dan gelen bereketi de getirir.
Her gün ‘Şirat Ayam’ okunurken bu sıkıntıları denizin dibine göndermek gibi bir fırsatımız vardır. Ancak Şabat Şira dediğimiz bu Şabat bu imkanımız daha fazladır. Denizin yerine sıkıntılarımızı, sorunlarımızı, hayal kırıklıklarımızı koymayı deneyelim ve karşısına geçelim. Deniz yırtılırken biz de içinden geçerken hepsinin yok olan Mısır ordusu gibi denizin derinliklerine gidişini izleyelim. Bu kurtuluş için de şarkımızı daha büyük bir anlayış ve kavana ile söylemeye çalışalım.