Koronavirüs ve olası ekonomik etkileri

İçinde bulunduğumuz ayın en önemli konularının başında şüphesiz koronavirüs ve bu virüsten etkilenen insanların ölüm haberleri geliyordu.

Prof. Dr. Burak ARZOVA Köşe Yazısı
26 Şubat 2020 Çarşamba

İçinde bulunduğumuz ayın en önemli konularının başında şüphesiz koronavirüs ve bu virüsten etkilenen insanların ölüm haberleri geliyordu. Çin’den dünyaya yayılan görüntüler inanılmaz bir insanlık dramına da bizi sürükledi. Evlerinden zorla alınan insanlar, nereye götürüldüklerini bilmeden kapalı kafeslere sokulmaya çalışılıyordu. Direnen insanlara karşı kolluk kuvvetleri şiddet uyguluyorlardı. Bu insanlardan birçoğu belki de artık aramızda değil. Koronavirüsü ile en güncel bilgiyi

https://gisanddata.maps.arcgis.com/apps/opsdashboard/index.html#/bda7594740fd40299423467b48e9ecf6

adresinden takip edebiliyoruz. Yazımı yazdığım dakikalarda ölüm sayısı 2.130 olarak gözüküyordu. Ancak tek sevindirici olay, 19.01.2020 tarihinde 20 Ocak’tan bu yana en düşük günlük enfeksiyonlu hasta adedinin açıklanması oldu. Artış hızı yataya dönmüş gibi gözüküyor.

Tüm bunlara rağmen Amerika Birleşik Devletleri’ndeki birçok üst düzey yetkili Çin’in açıkladığı enfeksiyonlu hasta, ölüm sayısı ve tedavi edilen hasta sayılarına inanmadığını söylüyor. Bunun için temel alt dayanak da Çin’in 1950’li yıllarda büyümesini yüksek göstermek için istatistiki rakamları çarpıttığı gerçeği. CIA’in bu konudaki geçmiş tarihli raporunu kendi Twitter hesabımdan da paylaşmıştım. Geçmişte rakamları çarpıtma gibi bir sabıkanız olunca kimse sizin şimdiki rakamlarına inanmıyor. Çok da haksız sayılmazlar.

İşin sosyal boyutu bir yana, ekonomik anlamda endişeler de artmaya başladı.

Dünyanın dört bir yanındaki yatırımcılar, hızla yayılan koronavirüs salgınının Çin ve dünya ekonomisi üzerindeki etkisi konusunda endişelenmeye devam ederken, analistler 2020’deki küresel ekonomik büyümenin % 0,2 ila 0,3 oranında azalacağını öngörüyor. Şu bir gerçek ki, koronavirüs, hem ilk çeyrekte hem de 2020 boyunca Çin’in GSYİH büyümesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak.

Salgını göz önünde bulundurarak yeniden yapılan tahminlerde, Çin’in ilk çeyrek GSYİH’sı için yıllık % 5,9 olarak öngörülen büyüme oranından ciddi sapmalar olabileceğini de ortaya koyuyor. Geçmişe bir an için dönüp baktığımızda, SARS salgınının, Çin’in yıllık GSYİH büyümesini % 2 düşürdüğünü ve küresel ekonomiye etkisinin % 0,3 büyüme kaybı olduğunu biliyoruz. Bu seferki salgın hem etkisi hem de yayılma hızı itibariyle SARS’tan daha büyük. Salgının ciddi ekonomik zarara ve Çin pazarından çıkışa neden olma potansiyeli var. Ancak etkinin ölçeğini bence tam ve kesin olarak tahmin edebilmek çok güç. Tüm yapılan tahminleri geçersiz kılabilecek en önemli husus, virüsün nasıl yayılabileceğinin tam olarak bilinmemesi ve kontrol altına alınıp alınamayacağına ilişkin belirsizlik.

Küreselleşme şirketleri ulusal sınırları aşan tedarik zincirleri inşa etmeye ve ekonomileri birbirine daha bağlı hale getirmeye teşvik etti. Büyük merkez bankaları, 2008 mali krizinden bu yana ekonomik krizlerle mücadele etmek için kullanacakları mühimmatın çoğunu kullandı ve küresel borç seviyeleri hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Artan milliyetçilik, gerekirse dünya çapında bir müdahalenin koordinasyonunu zorlaştırabilir.

Çin ekonomisi küresel GSYİH’nın yaklaşık % 17’sini oluşturuyor. Çin’deki salgına yönelik olarak çok sayıda hükümet ve şirket ya seyahat kısıtlaması uyguluyor ya da burada olan toplantılarını iptal ediyor. Ancak virüsün yayılma şekli ve çevre ülkelerde de enfeksiyonlu hasta sayısının artması, sadece Çin ekonomisini değil, Asya ekonomisini de ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Örneğin Wuhan, Çin’in sanayi merkezlerinden biri olan Hubei Eyaletinin başkenti. Japon otomobil üreticileri Honda ve Nissan’ın fabrikaları var burada. Otomobil parçaları, elektronik bileşenler ve endüstriyel ekipman üreticileri de bölgede önemli üretim tesislerine sahip. Virüs nedeniyle bu bölgede faaliyet gösteren hemen hemen tüm fabrikalar üretimi durdurdu. Çalışanlar, Çin Yeni Yıl tatilinden geri dönmediler. Tedarik zincirlerinde ciddi aksamalar var. Bu bölgede yer alan çok sayıda batılı firma bölgeden çıktı. Yaşananlar, çok uluslu şirketlerin, Asya’dan kaynaklı tedarik zincirlerinde büyük sıkıntılar doğurmakta. Yapılan tahminlerde, Çin’den sonra ekonomik olarak en çok etkilenecek olan ülkelerin Hong Kong, Tayvan, Vietnam, Malezya ve Güney Kore olacağı yönünde. Çin’den işlenmemiş gıda ve yiyecek ithal eden Japonya gibi ülkelerde arz kıtlığı olabileceği tahmin ediliyor. Bunun da topyekûn Asya Ekonomisini daraltma ihtimali var.

Çin’e mal satan, bu ülkede faaliyet gösteren Batılı ülkelerin de yaşananlardan ekonomik olarak etkilenmesi çok olası. Örneğin Apple en büyük satış rakamlarını Çin’de yakalıyor ve koronavirüsü nedeniyle bu satışların düşmesi, Apple’ın gelirlerinin düşeceği sonucunu çıkardığından, hisseleri değer kaybetmeye devam ediyor. Ancak ABD yine de temkinli Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell bu endişeleri ele alarak, merkez bankasının koronavirüsün ABD ekonomisine zarar verip vermeyeceğini “yakından izlediğini” söylese de etkileri görmek için henüz çok erken olduğunu belirtti.

Umarım bu virüse bir çare bulunur. Olayı ekonomi penceresinden değil de yukarıda belirtiğim gibi insanlık dramı olarak gördüğümüzde bir an önce son bulmasını dilemekten başka çaremiz yok. Umarım öyle de olur.